1. Hukuk Dairesi 2015/4404 E. , 2017/5886 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakandan intikal eden taşınmazın devri için vekalet vermek isterken, yaşlılığı ve okuma yazma bilmemesinden istifade edilerek halen ikamet ettiği ve maliki olduğu 1880 ada 13 parsel sayılı taşınmazın satış suretiyle devredildiğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, kendisine herhangi bir bedelde ödenmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., tapu kaydında güvenerek taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, aldatılma iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1180 ada 13 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı iken, davalı ... tarafından vekaleten 29.02.2010 tarihinde dava dışı ...’ya 1/2’şer oranda satış suretiyle devredildiği, ... tarafından da 18.03.2010 tarihinde dava dışı ...’e, ... tarafından da 21.05.2010 tarihinde davalı ...’ya temlik edildiği, yargılama sırasında davalı ... tarafından da 25.10.2010 tarihinde dahili davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği, taşınmazda halen davacının ikamet ettiği, davacının 29.06.2010 tarihli dava dilekçesi ile çekişme konusu taşınmazın tapu kaydının iptali için dava açtığı, tescil isteğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, tapu iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış ise bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescil isteğini kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkân tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlamaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği dolu pafta sistemi genel ilkesi ile bağdaşmaz. Ne var ki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 11.11.1983 tarihli, 981/8-80 Esas, 983/1162 sayılı Kararı).
Öte yandan; 6100 sayılı HMK 31. maddesinde "Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırılabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir" hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı sadece tapu kaydının iptali talebinde bulunmuş, tescil isteğinde bulunmamıştır.
Hâl böyle olunca, mahkemece, öncelikle tescil davası açmak üzere davacıya süre ve imkan tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, buna göre; değerlendirme yapılması, tarafların delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yerolmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.