3. Hukuk Dairesi 2013/16533 E. , 2014/1620 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dilekçesi ile; davalının ağabeyi olduğunu, murislerinden intikal eden 17028, 8800 ve 8802 parsel no.lu taşınmazların tevhidi için diğer mirasçılarla birlikte tapuya gittiklerini, kendisinin okuma yazma ve Türkçe bilmemesinden faydalanarak davalının taşınmazları kendi adına devrini sağladığını, tapuda satış işlemi yapıldığını taşınmazların kat karşılığı müteahhide verileceğini duyduğunda öğrendiğini, tapuya satış iradesiyle gitmediği gibi bedelinin de kendisine ödenmediğini iddia ederek taşınmazlardaki hisse bedeli ile, munzam zararının tespit edilerek, alacağından fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 20.000 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ve vekili duruşmada verdikleri beyanları ile; tapuda satış işlemi yapıldığını, satış işlemi öncesinde bedelin davalı tarafından verileceğinin kararlaştırıldığını, kararlaştırılan bedelin resmi bedel olduğunu, imzalar atıldıktan sonra davalının kararlaştırılan bedeli vermek istediğini ancak davacının almaktan imtina ettiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; 17028 parsel sayılı açısından talebin zamanaşımına uğradığı kabul edilmiş, diğer taşınmazlar yönünden davanın kabulü ile, usulüne uygun ıslah dilekçesi bulunmadığından dava dilekçesindeki taleple bağlı olarak davanın 20.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili ve davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerde sayılanlar dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
1-) Somut olayda 12.04.2012 tarihli oturumda davalı ve vekili davaya konu taşınmazların satış bedelinin davalı tarafından ödenmesinin teklif edildiği ancak davacının bedeli almaktan imtina ettiği beyan edilmiş, davacı da bu beyanlara karşı bedeli almak istemediğini kabul etmiştir. O halde satış işleminden sonra satış bedelinin ödenmediği tarafların kabulündedir. Bu durumda davacıya ödenmesi gereken satış bedelinin ödenmediği ancak ödenmesi gereken bedel hususunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davaya konu taşınmazın dava tarihindeki bedelinden davacının hissesine isabet eden kısmın tahsili yönünde karar verilmiş ise de;
Dosya arasında bulunan davaya konu taşınmazların satışına ilişkin resmi senetlere bakıldığında; satış bedellerinin açıkça yazıldığı anlaşılmaktadır. Resmi senette yazılı bulunan bedelin aksi iddia ve ispat edilmediğine göre mahkemece bu bedele hükmetmek gerekirken, soyut belirlemelerle fazlaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
2-) Davacı, dilekçesi ile munzam zarar talebinde bulunmuştur.
6100 sayılı HMK 297/2.maddesinde; “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümde taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Mahkemece davacının munzam zarar yönelik talebi konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi HMK 297/2 maddesine uygun bulunmamıştır.
3-) Kabule göre de; davacının ıslah talebi olmaması ve mahkemenin de ıslah olmadığı için talep gibi karar vermesine rağmen hüküm kısmında davalı aleyhine ıslah harcına hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.