3. Hukuk Dairesi 2013/17756 E. , 2014/1659 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ELAZIĞ 2.AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2013
NUMARASI : 2012/518-2013/426
Taraflar arasında görülen ziynet alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya düğün merasimi sırasında takılan ziynet eşyaları ile 1500 Euro ve 4900 TL nakit paranın davalı tarafından zorla alındığı gerekçesiyle ziynet eşyalarının aynen iadesini, mümkün olmadığı takdirde dava tarihindeki değeri ile nakit paraların davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı cevabında; davacının ziynet eşyalarını giderken üzerinde götürdüğünü, Trabzon set takımının emanet olarak kuyumcudan alındığını, düğün sonrası iade edildiğini, düğünde dava dilekçesinde belirtildiği kadar ziynet eşyası ve para takılmadığını, düğünde takılan paraların da evin iaşesi için harcandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; ziynet alacağına ilişkin davanın kısmen, nakit paraya ilişkin davanın ise tamamen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Yasada aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür (M.Y.md.6). Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Somut olayda; davacı, düğün merasimi sırasında 1500 euro ve 4500 TL nakit para takıldığını iddia etmiş, iddiasını ispat için tanık dinletmiş, CD ve fotoğraflar deliline dayanmıştır. Dinlenen davacı tanıkları düğün merasimi sırasında para takıldığını ancak ne kadar para takıldığını bilmediklerini beyan etmişler, CD ve fotoğraflar üzerinde inceleme yapan bilirkişi ise düğün merasimi sırasında takılan nakit para miktarını tespit edememiştir.
Davacı dava dilekçesinde belirtildiği kadar nakit para takıldığını dinlettiği tanık beyanları ve dayandığı delillerle ispatlayamamıştır. Ne var ki davalı, 30.05.2013 tarihli celsede, düğün merasimi sırasında 300 Euro ve zarf içinde 3000-5000 TL para takıldığı yönünde beyanda bulunmuştur. Bu durumda mahkemece, davalının 30.05.2013 tarihli celsede belirttiği miktar davalıya açıklattırılmak suretiyle bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, nakit para ile ilgili davanın tamamen kabulü doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı olarak; ziynet alacağı davasıyla ilgili kurulan hükümde, ziynet eşyalarından bir kısmının ayarı, bir kısmının da gramının yazılmadığı anlaşılmaktadır. İİK"nun 24/4.maddesi gereğince; taşınır tesliminde, borçlunun yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri esas alınır, hükmü bulunsa da aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, ayar, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir.
Mahkemece dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye gönderme yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve tutanakla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Somut olayda ise, aynen iadesine karar verilen ziynet eşyalarından bir kısmının gramı ve ayarı yazılmayarak 6100 sayılı HMK"nın 297.maddesine aykırı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.