Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı vekili tarafından başlatılan bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı, şikayetçi üçüncü kişinin, murisi  ait taşınmaza un borcu nedeniyle konulan haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, taşınmazın hisseli olduğu ve murishissesine haciz konulmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kural olarak, alacaklı, takibin kesinleşmesinden itibaren borçluya ait mallar ile hak ve alacaklarının haczini talep edebilir.
Somut olayda, alacaklı borçlu aleyhine başlattığı takipte, adı geçen borçluya murisi dan intikal edecek taşınmaz hissesine 21/04/2010 tarihinde haciz konulduğu, ancak sözü edilen bu hissenin Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/05/1984 tarih ve 1983/158 E. 1984/113 K.sayılı ilamı ile söz konusu taşınmazın tamamının adına tesciline karar verildiği ve 13/09/1984 tarihinde ilamın kesinleştiği görülmektedir.
O halde, mahkemece, öncelikle ait mirasçılık belgesinin celbi ile şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin varlığının tespitinden sonra, taşınmazın tamamının mülkiyetinin, haciz tarihinden önce kesinleşen mahkeme kararı ile geçtiği ve kararın gereğinin tapu siciline işlenmesinin açıklayıcı bir işlem olduğu, diğer bir ifade ile, taşınmazın, sicilde halen hisseli görünmesinin sonuca etkili olmayacağı nazara alınarak şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir. 
SONUÇ  : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22/09/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.