21. Hukuk Dairesi 2014/7108 E. , 2015/3618 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverenlere ait işyerinde 15/01/1990-20/08/2008 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan Kurum ve ..., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacı, davalılar ..., ..., ... ve davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava,davacının davalıların murisi ..."e ait işyerinde 15.1.1990- 20.8.2008 tarihleri arasında geçen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; bozmaya uyulup, davalı ... açısından davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalılar yönünden ise davanın kısmen kabulü ile, davacının davalılara ait tarım işlerinde hizmet akdi ile 15.1.1990-20.8.2008 tarihleri arasında mevsimlik olanam her yıl 01 Haziran-30 Eylül arası 4 ay süre ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, davalılara ait iş yerinde geçen çalışması ile ilgili Kuruma giriş bildirgesi verilmediği, davacının 506 sayılı Yasa kapsamında sigorta kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, yapılan işin tarım işi olup olmadığı,davacı ile davalı arasındaki ilişkinin hizmet akti olup olmadığı hizmet akdi ise somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği gibi 506 sayılı Yasa"nın 3.maddesinde tarım işine istisna teşkil eden çalışmalar bendler halinde sayılmıştır. Buna göre 506 sayılı yasanın 3/1-A maddesinin (a) bendinde yazılı olan; kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle, (b) bendinde özel sektöre ait tarım ve orman işlerinden ücretli ve sürekli olarak, (c) bendinde tarım sanatlarına ait işlerde, (d) bendinde tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde, (e) bendinde ise tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe ve fidanlık ve benzeri işlerinde çalışanlar hariç olmak üzere tarım işinde çalışanlar 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılmazlar.
Olayda sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için sigortalılık niteliğini edinmenin koşulları üzerinde durulmalıdır. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için aradaki iş ilişkisi kural olarak hizmet aktine dayanmalı, hizmet aktinin çalıştırana yüklendiği edim işverene ait işyerinde görülmeli, çalıştırılan 506 sayılı Yasa"nın 3. maddesinde belirtilen sigortalı sayılmayan kişilerden olmamalıdır. somut olayda ikinci ve üçüncü koşulun oluştuğu konusunda bir uyuşmazlık mevcut değildir.
Uyuşmazlığın çözümü için davacı ile davalı arasındaki ilişkinin hizmet aktine dayanıp dayanmadığının taştışılması gerekmektedir. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre "zaman" ve "bağımlılık" unsurları hizmet aktinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan kişi Borçlar Kanunu"nun 313. maddesinde öngörülen çerçeve içinde "zaman" ve "bağımlılık" unsurlarını gerçekleştirecek biçinde çalışmaktaysa aradaki çalışma ilişkisi hizmet aktine dayanıyor demektir. Bilindiği gibi zaman unsuru çalışanın iş gücünü belirli, yada belirli olmayan bir süre içinde işverenin buyruğunda bulundurmasını kapsar. Hiç kuşkusuz çalışan bu süre içinde işveren veya vekilinin buyruğu ve gözetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir.
Burada sözkonusu olan bağımlılık ise her an ve durumda çalışanı denetleme ve buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı, bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
Öte yandan davanın yasal dayanağını oluşturan; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun
16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır
Somut olayda; davacı adına davalıların murisi tarafından düzenlenmiş işe giriş bildirgesi ve Kuruma bildirilen hizmetlerinin bulunmadığı, davalıların murisine ait yaklaşık 100 dönüm tarla ve portakal bahçesinin bulunduğu, tanık anlatımlarına göre davacının çalışmasının niteliği ve süresinin net olarak ortaya konulmadan ve tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeden ve davacının çalışmasının hangi işleri kapsadığı hususları yeteri kadar araştırılmaksızın sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; res"en tespit edilecek başkaca komşu parsel sahipleri ve çalışanları ile köy muhtarı ve azaları dinlenerek davacının çalışmasının hangi işleri kapsadığı ve ne kadar süre çalıştığı tespit edilerek tanık beyanları arasındaki çelişki giderilip, uzman bilirkişilerden yapılan işi ne kadarlık bir süreyi kapsadığı, devamlılık arzedip arzetmeyeceği konusunda rapor alındıktan sonra davacının tarım işyerinde yaptığı çalışmanın niteliğini belirleyecek 506 sayılı Yasa"nın 3.maddesinin (A) bendinde sayılan istisnalar arasında olup olmadığını, istisnalar arasında ise hizmet akdinin unsurlarının oluşup oluşmadığının, hizmet akdinin unsurları oluşuyor ise çalışma süresini beliryerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan eksik araştırmaya dayalı yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı, davalılar ..., ..., ... ve davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalılardan ..., ... ve ..."a iadesine, 26/02/2015 tarihinde karar verildi.