3. Hukuk Dairesi 2013/20985 E. , 2014/2009 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ELBİSTAN 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2012
NUMARASI : 2008/26-2012/854
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Kahramanmaraş ili, Elbistan İlçesi, Kışla Köyünde yer alan, davacıların zilyetliğinde bulunan ve mülkiyeti hazineye ait olan 474 parsel sayılı taşınmaz ile bu parselin devamı niteliğinde olup davalıların maliki olduğu 473 parsel sayılı taşınmazın bir bütün olarak kapama kayısı bahçesi olarak kullanıldığını ve bu kayısı ağaçlarının tamamının davacılara ait olduğunu, dere ayırıcı sınır olmak üzere davalılara ait olan 473 parselin davacılar ile davalılar tarafından bitişik nizam bahçe olarak kullanıldığını, söz konusu 473 parsel bu şekilde taraflarca kullanılmakta iken, E.. E.. Genel Müdürlüğü"nün 1998 yılında hazineye ait olan 474 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapmaksızın el attığı sırada, 473 parsele de el atarak 473 parsel içinde kalan ve davacılara ait olan 144 kayısı ağacını köklerinden sökerek zarar verdiğini, E.. E.. Genel Müdürlüğü"nün 1999 yılında 1473 parsel sayılı taşınmazın tamamını kamulaştırması üzerine,473 parselin gerek tarla olarak gerekse üzerindeki ağaçların bedelinin davalılara ödendiğini, Elbistan Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/75 D.İş sayılı tespit dosyasında 473 parsel üzerindeki müvekkillerine ait ağaçların tespitinin yapıldığını ve Elbistan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 474 parsele ilişkin dava açıldığını belirterek, 473 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki kayısı ağaçlarının davacılara ait olduğunun tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL ağaç bedelinin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacıların 473 sayılı parselin bir kısmına öteden beri kendilerine ait sanarak bir takım meyve ağaçları diktiklerini, davalıların maliki bulunduğu 473 parselin kamulaştırılması sırasında, dava konusu edilen kayısı ağaçlarının daha önceden E.. E.. ekiplerince sökülüp atılması nedeniyle zeminde mevcut olmadığını bu nedenle davalılara söz konusu ağaçlardan dolayı bir bedel ödenmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dava konusu 473 parsel sayılı taşınmaz kamulaştırılmadan önce davalılar adına kayıtlı iken E.. E.. Genel Müdürlüğü"ne devredildiği, taşınmazın E.. E.. Genel Müdürlüğünce 1979 yılında açılan Doğu Drenaj kanalı ile iki parçaya ayrıldığı, kanalın kuzeyini davacı A.. Ç.."nin, güneyinde kalan kısmını ise davalılardan M.. Ç.."nin kullandığı ve her ikisine de ait bölümlerde kayısı ağaçlarının bulunduğu, zirai bilirkişi tarafından 473 parsel üzerinde bulunabilecek kayısı ağacı toplamının 116 adet olabileceğinin belirtildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 11.900,00 T.L. nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, E.. E.. Genel Müdürlüğü"nün 1999 yılında 1473 parsel sayılı taşınmazın tamamını kamulaştırması ve 473 parselin gerek tarla olarak gerekse üzerindeki ağaçların bedelini davalılara ödemesi nedeniyle, davalıların maliki bulunduğu 473 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve davacılara ait olan kayısı ağaçlarının bedelinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgelere göre; dava konusu edilen taşınmaz içinden geçen dere ayırıcı sınır olmak üzere davacılar ile davalılar tarafından bitişik nizam bahçe olarak kullanılan 473 parsel sayılı taşınmaz davalılar adına kayıtlı iken, E.. E.. tarafından 1999 yılında kamulaştırıldığı, davalılar tarafından 31.05.1999 tarihinde açılan kamulaştırma bedel artırım davasının yargılaması sırasında mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda, 473 parsel sayılı taşınmazın toplam 18.300 m2 miktarında olup yaklaşık 6.000m2lik kısmının diğer meyveli ağaçlarla birlikte kapama kayısı bahçesini teşkil ettiği belirtilerek kayısı ağacı yönünden, 135 adet kayısı ağacı üzerinden yapılan hesaplama sonucu bulunan kamulaştırma bedelinin davalılara ödendiği ve dava konusu taşınmazın 11/11/2002 tarih 3880 yevmiye numarasıyla davalı E.. E.. Genel Müdürlüğü adına Tashih yoluyla tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar tarafından 18.11.1998 tarihinde yaptırılan Tespit dosyasında ise; taşınmaz üzerinde dikili bulunan 144 adet kayısı ağacının kök kısımlarından sökülmek suretiyle kayısı bahçesine zarar verildiği belirtilmiştir.
Her ne kadar mahkemece; öncesi davalılara ait olan 473 parsel üzerinde bulunabilecek kayısı ağacı adedinin 116 olduğunun tespit edildiği bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise, gerekli ve yeterli araştırma yapılmaksızın verilen hüküm dosya kapsamı ile bağdaşmamaktadır. Zira; davacı tarafın iddiası; Dava konusu 473 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve kendilerine ait olan 144 adet kayısı ağacı bedelinin, taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle davalılara ödendiğinden bahisle davalıların bu ağaçlar yönünden sebepsiz zenginleştiğine yönelik bulunmasına göre, mahkemece yapılacak iş; dava konusu 473 parsel sayılı taşınmaz için davalılar tarafından açılan kamulaştırma bedel artırım davasında bedelinin davalılara ödenmesine karar verilen 135 adet kayısı ağacının mülkiyetinin kime ait olduğunun, davacı tarafa ait olduğu iddia edilen kayısı
ağaçlarının hangi tarihte ve kim tarafından söküldüğünün araştırılarak, tarafların gösterecekleri her türlü delil toplandıktan sonra ve dosya içindeki mevcut delil tespiti ve kamulaştırma bedel artırım dosyasından da yararlanmak suretiyle muhdesat mülkiyetinin tespitine karar verilmesi gerekirken, 473 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ağaç bedellerinin davalılara ödendiği belirtilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.