3. Hukuk Dairesi 2013/17318 E. , 2014/2052 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2013
NUMARASI : 2012/679-2013/317
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; davalının ticarethane abonesi olduğunu ve elektrik borcunu ödemediğini iddia ederek davalı aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın iptali ve inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile; davaya konu işyerinin mülkiyetinin dava dışı belediye adına olduğunu, 1995 yılında vergi terkininde bulunarak ruhsatın iptali ve elektrik aboneliğinin iptali için başvurduğunu, Tedaş"ın davalının müracaatını işleme koymadığını,işyerinin daha sonradan ihale ile kiraya verildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; abonelik sözleşmesi iptal edilmediği sürece kim tarafından kullanılırsa kullanılsın tüketilen elektrik bedelinden idareye karşı abonenin sorumlu olduğu, ancak takibe dayanak yapılan faturaların düzenlendiği tarihler dikkate alındığında elektrik tarifeleri yönetmeliğinin 50/a maddesine göre fatura bedeli ödenmediğinde aboneliğin elektriğinin kesilmesi gerekmesine rağmen davacının açık hükme aykırı davranarak idare zararının artmasına müterafik kusuruyla sebebiyet verdiği ve buna göre indirim hususunun bilirkişi raporunda belirlendiğinden yeniden müterafik kusur indirimi yapılmaksızın itirazın kısmen iptaline takibin 7.620,53 TL asıl alacak, 9.559,08 TL gecikme zammı, 1.714,10 TL KDV alacağı olmak üzere takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden işleyecek yasal faizi ile birlikte takibin devamına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında; takibe konu ödenmemiş faturaların 1998/03. ile 2009/06. dönemlerini kapsadığı, bunlardan 1998-2001 yıllarına ait olanların Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği"ne tabi olduğu, Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği"nin 50.maddesine göre ise ödenmeyen faturalar nedeniyle maddedeki prosedür sonunda elektriği kesme işleminin yapılması gerektiği buna rağmen davacı şirket tarafından böyle bir işlem yapılmamış olduğundan müterafik kusurunun bulunduğu yönünde kanaate varıldığı ve ödenmeyen fatura bedellerinden %12,5 oranında indirim yapılarak davalının borçlu olduğu miktarın tespit edildiği görülmektedir.
09/11/1995 tarih, 22458 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği 50.maddesine göre; ""Abonenin kullanım yerine bırakılan veya posta ile gönderilen faturanın veya bildirimin, üzerinde yazılı son ödeme tarihine kadar ödenmesi esastır. Ancak, bu fatura bedeli son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde, 20 (yirmi) gün (dahil) içinde aboneye, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılır. Bu tebligattan sonra fatura bedeli 10 (on) gün içinde ödenmediği takdirde abonenin elektriği kesilir. Teşekkül veya şirket tarafından fiilen elektriği kesilmeyen aboneden açma-kapama bedeli talep edilmez.""
Buna göre; 09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği"nin yukarıda anılan hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.
25/09/2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24. maddesine göre ise; “Müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir.”
Somut olayda; davalı, davacının elektrik abonesidir. Davalının 1998 yılından bu yana elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davalı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi tüketim bedeli olan ana borçtan hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davacının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden sorumluluğunu müterafik kusur oranında ortadan kaldırır. Aksine düşünce davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki buda usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder.
O halde; mahkemece yapılacak iş, dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan Elektrik Tarifelerinin ilgili maddeleri uyarınca; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu, Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davalının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davacı için gecikme zammı ve faizden indirim sağlayacağı nazara alınarak bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.