3. Hukuk Dairesi 2013/18068 E. , 2014/2150 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2013
NUMARASI : 2011/248-2013/400
Taraflar arasında görülen ziynet eşyasının iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; İzmir 11. Aile Mahkemesinin 2010/356 Esas sayılı dosyası ile boşanma davalarının devam ettiğini, müvekkiline ait olan 5 adet reşat beşyüzlük ve zinciri, 10 adet 22 ayar adana burma bilezik, 15 adet takı bileziği, 2 adet 22 ayar kelepçe bilezik, 65 gr.lık 22 ayar set takımı, 15 gr.lık 14 ayar set takımı, pırlanta set takımı, inci takımı, toplamda 42.000 TL olan ziynet eşyalarının davalıdan aynen istirdadına, mümkün olmadığı taktirde bilirkişi tarafından belirlenecek değerinin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 12.04.2012 tarihli cevap dilekçesi ile; davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, delillerini ibraz etmiştir.
Mahkemece; davacı vekilinin 08.02.2013 tarihli yazılı beyanları ve bu yazılı beyanlarındaki hesap değerlendirilmesi dikkate alınarak 1. Bilirkişi raporu da gözetilerek talebe göre 42.000 TL"lik kısmının kabulüne, dava tarihinden itibaren kanuni faiz verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, ziynet eşyaları yönünden; Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalı tarafından playstation dükkanının açılışı esnasında bozdurulduğunu ileri sürmüş, davalı koca ise ziynet eşyalarının davacı tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla, bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü ise davacı kadındadır.
Somut olayda; yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıklarının beyanları bizatihi görgüye dayalı beyanlar olmayıp, davacıdan olan duyuma dayalı beyanlardır. Yargıtay HGK."nun 2010/6-734 Esas - 2011/17 Karar sayılı ilamı uyarınca davacıdan duyuma dayalı ziynet eşyalarına yönelik sözkonusu beyanlar hükme esas alınamaz. Ancak, dinlenen davalı tanığı A.. A.. 10 bilezik 5 tane beşi bir yerde ve birde altın setin oğluna playstation dükkanı açılması esnasında bozdurulduğunu ifade ederek, ilgi takılar yönünden davacı beyanını teyit eder nitelikte açıklamalarda bulunmuştur.
Yargılama sırasında dinlenilen bu tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından, 10 bilezik 5 tane beşi bir yerde ve bir de altın setin davalı tarafından bozdurulduğu, diğer takı ve ziynet eşyalarının davacıda kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece; 10 bilezik 5 tane beşi bir yerde ve birde altın set yönünden ziynet eşyası alacağının kanıtlandığı gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin 42.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.