3. Hukuk Dairesi 2013/14535 E. , 2014/2191 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2013
NUMARASI : 2012/235-2013/253
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı kurum tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A RI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili mahkemeye vermiş olduğu dava dilekçesi ve yargılama safahatındaki beyanlarında özetle, davacı kuruma ait ekip tarafından çeşitli tarihlerde K.K. Caddesi. No:.. adresinde bulunan Kültür Çarşısında davalılara ait işyerinde yapılan denetimde davalının kuruma atık su aboneliği olmadan kuyu suyunun çarşıdaki lavabo ve tuvaletlerde kaçak olarak kullanıldığının tespit edildiğini, bu meyanda kaçak su tutanağı düzenlendiğini, kaçak su tutanağı baz alınarak davalı adına borç tahakkuku cihetine gidildiğini, davalıya ödemede bulunması için bildirim yapılmasına rağmen ödeme yapılmadığından hakkında Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2012/4521 Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini ancak davalının vaki itirazı ile takibin durdurulduğunu, itirazın haksız ve yersiz olduğundan bahisle itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına ve %40"tan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesinin talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili de duruşmaya gelerek davaya karşı vermiş olduğu cevap layihasını tekrarla, zamanaşımı itirazında bulunduğu esasa ilişkin olarak da davacının iddialarında haksız olduğunu, tutanağın gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin çarşı içerisinde esnaf olup, kaçak su kullanımında bulunmadığını beyanla haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkemece; davalının abonelik sözleşmesi olmaksızın kaçak su kullandığından bahisle hakkında icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğu, taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunmadığı, buna göre zamanaşımı süresi olay tarihinden itibaren yürürlükte bulunan BK’nunun amir hükümlerine göre 1 yıl olduğu, kamu kurumları yönünden zamanaşımının başlangıç tarihinin o tüzel kişi veya kurumun dava açmak konusundaki emir vermeye yetkili organı tarafından zararın veya sorumlunun öğrenilmesi tarihi olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu somut olayda davacı kurumun dava açmaya, emir vermeye yetkili organının olayı veya fiili öğrenme tarihinin 19/01/2010 tarihi olup, mahkemeye dava ikame tarihinin 17/05/2012 tarihi olduğunu, dolayısıyla yasa ile öngörülen 1 yıllık zaman aşımı süresi dolduğundan, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; abonelik olmaksızın kaçak atık su kullanımından kaynaklanmaktadır. Mahkemece; eylem haksız fiil kabul edilerek, haksız fiillerde de zamanaşımı süresi bir yıl olduğundan bahisle, davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir.
Tekel niteliğinde bir hizmette bulunan ASKİ’nin fiili veya yasal bir engel bulunmayan hâllerde, atıksu hizmetinden yararlanmak isteyen kişilerle sözleşme yapmak mecburiyeti vardır. Sözleşmenin kurulmasıyla ASKİ, karşı taraf abonenin hizmetine atıksu hizmetini sağlamakla yükümlü olup, anılan hizmetten yararlanan kişinin de hizmetin bedelini ödemesi gerekir. Sonuç itibarıyla sözleşmesiz ve kaçak olarak atıksu hizmetinden yararlanan davalının yasal mevzuat uyarınca anılan atıksu bedelini ödemesi gerektiği her türlü kuşkudan uzaktır.
Davacı kurum, sözleşme yapmak ve böylece karşı edim borçlanmak şartıyla kamuya hizmet sunmuş bulunmaktadır. Davalı taraf ise, sözü edilen bu hizmetten (atık su aboneliği) sözleşme vasıtasıyla yararlanacağı yerde böyle bir sözleşme yapmaksızın (ve belkide bunu istemeksizin) karşılıksız ve kaçak (atık sudan) yararlanmış bulunmaktadır. O hâlde, taraflar arasında dürüstlük ilkesine uygun olarak “sözleşme benzeri” bir borç ilişkisinin kurulduğu kabul edilmelidir. Bu sonuç için sunulan edimden davalının sadece yararlanmış olması gerekli ve yeterlidir. Sözleşme benzeri bir ilişkinin kurulduğu kabul edildiğinde zamanaşımı süresinin de bir yıl değil 10 yıl olması gerekir. Aksine bir yaklaşım, dürüst ve ilkeli davranarak, sözleşme yaparak normal tüketime ilişkin tarifeye göre ödeme yapan kişilerin aleyhine, kaçak atık su kullananların lehine bir sonuca yol açılarak, kaçak kullananlar korunmuş ve kaçak atık su kullanımı teşvik edilmiş olur ki, bu da hukuken kabul edilebilecek bir ilke değildir. Bunun aksini kabul, tipik bir hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Böylesi bir duruma ise hukuk düzeninin izin vermeyeceği aşikârdır. (4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 2), (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun; 2000/3-1803 Esas-2000/1813 Karar, 2002/3-100 Esas-2002/68 Karar, 2009/13-461 Esas-2009/495 Karar, 2011/7-690 Esas, 2011/617 Karar, 2012/3-1927 Esas, 2013/1406 Karar, 3. Hukuk Dairesinin; 2000/2965 Esas, 2000/3341 Karar, 2000/6057 Esas, 2000/6244 Karar, 2010/8157 Esas, 2010/10301 Karar sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.)
Hal böyle olunca; taraflar arasında sözleşme benzeri bir ilişkinin kurulduğu gözönüne alındığında, B.K.’nun 125.maddesine göre zamanaşımı süresi 10 yıldır. Dava tarihi itibarı ile bu süre dolmadığına göre, mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.