Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5678
Karar No: 2020/264

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/5678 Esas 2020/264 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2017/5678 E.  ,  2020/264 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili 18/08/2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; ... ilçesi ..., ...mevkiinde yapılan tapulama çalışmalarında 412 parsel sayılı taşınmazın davalılar murisi ... adına tespit edildiğini, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ... Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 1958/82 E. – 1960/71 K. sayılı kararı ile tespitin iptali ile orman olarak Hazine adına tesciline karar verildiğini, daha sonra taşınmazın 2/B kapsamına alınarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını ve 3849, 3850 ve 3851 sayılı parsellerin oluştuğunu, davacının ... mirasçıları olan davalılardan miras hisselerinin tamamını ... 1. Noterliğince 1978-1979-1982 yıllarında düzenlenen satış vaadi sözleşmeleri ile satın aldığını, 6292 sayılı Kanun kapsamında taşınmazların tarafına bedelsiz olarak iade edilmesi yönündeki talebinin davalı Hazine tarafından reddedildiğini ileri sürerek öncelikle taşınmazların iadesi ile tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde satış vaadi sözleşmeleri uyarınca davalılara ödenen bedelin denkleştirici adalet prensibi gereğince dava tarihindeki güncellenmiş değerinin bilirkişi tarafından hesaplanacak değer üzerinden harç tamamlanmak üzere şimdilik 3.000 TL sinin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
    Bir kısım davalılar cevap dilekçelerinde özetle; dava konusu taşınmazın davacı tarafından satış vaadi sözleşmesi ile satın alındığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığını, taşınmazın kökünün tapulu olup tapu kaydının bu yeri kapsayıp kapsamadığının araştırılması gerektiğini, Hazinenin taşınmazın tapusunu geciktirmeksizin hak sahiplerine iade etmesi gerektiğini, davacının tazminat talebine ilişkin olarak ise dava aleyhine sonuçlanırsa öncelikle bireysel başvuru yolu ile Anayasa Mahkemesi ve AİHM’den talep edebileceğini, satış vaadi sözleşmeleri ve taşınmazın davacıya teslim tarihi 1978-1979-1982 tarihi olup o tarihten dava tarihine kadar davacının elde ettiği gelirin taraflarına ecrimisil olarak ödenmesi, sonrasında denkleştirici adalet gereği kalan miktar var ise o miktarın istenebileceğini belirterek taşınmazın davacı adına tescil edilerek tazminat talebi yönünden davanın reddedilmesini savunmuşlar, zamanaşımına yönelik herhangi bir itirazda bulunmamışlardır.
    Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davacının bu davayı açmakta hak ve ehliyeti bulunmadığını, dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında iadeye tabi taşınmazlardan olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanunun 7. maddesine göre iadeye tabi taşınmazlardan olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkin davanın, davacı ve davalılar arasındaki satış vaadi sözleşmelerinin ise geçerli olduğu kabul edilse de vaad borçlusu olan davalılar adına tapu kaydı oluşturulmadığından sözleşmenin feshi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle tazminat talebine ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6292 sayılı Kanunun (7/1-a) ve (b) maddesi uyarınca satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak çekişmeli taşınmazın bedelsiz olarak iadesi istemiyle açılan tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde sözleşme gereğince davalılara ödenen bedelin denkleştirici adalet prensibine göre davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
    1)Davacının Hazine aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil istemine yönelik temyiz itirazları incelendiğinde; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün bu kısmının onanmasına karar verilmiştir.
    2)Davacının davalı kişiler aleyhine açtığı tazminat istemine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Dosya kapsamından, çekişmeli 412 parsel sayılı taşınmazın 1956 yılında yapılan tapulama çalışmalarında Şubat 1944 tarih 7 nolu tapu kaydına dayanılarak tapu malikinin muvafakati ile davalılar murisi ... adına tespit edildiği, Orman Yönetiminin itirazı üzerine ... Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 1958/82-1960/71 sayılı kararı ile tespitin iptali ve orman olarak tesciline karar verildiği, verilen kararın ise Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 1960/8382 E. – 7496 K. sayılı kararı ile “taşınmazın orman olarak tapulama harici bırakılmasına” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilerek onandığı ve dosyada yörede yapılan tüm tahdit evrakları bulunmasa da taşınmazın 1975 yılında 1744 sayılı Kanun çerçevesinde görevlendirilen orman kadastro komisyonu tarafından Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı yönünde taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davacı ile ... mirasçıları olduğu iddia edilen davalılar ve ... mirasçısı Arzı Gürtekinden miras hisselerini devralan dava dışı Mehmet Kuş arasında 1978, 1979 ve 1982 tarihlerinde ... Noterliğince düzenlenen satış vaadi sözleşmeleri ile Tapulama Hakimliği kararı ile ormana kalan ve 2. madde çalışmalarını yürüten 3 nolu komisyonca üzerindeki tahdidin kaldırılarak mirasçı olarak maliki bulundukları 412 parseldeki hisselerinin tamamını toplam 146.000 lira bedelle davacıya satmayı vaad ettikleri, bedelin tamamını aldıkları ve tapuyu adlarına intikal ettirdikleri tarihten itibaren en geç 1 sene içinde davacı lehine ferağ vereceklerini taahhüt ettikleri, taşınmazın 1997 yılında yapılan kadastro sırasında da 3849, 3850 ve 3851 parsel numaraları altında beyanlar hanesine 2/B ve davacı ile hısımları lehine kullanıcı şerhi verilmek suretiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı ile davalılar ve murisleri arasında akdedilen sözleşmeler her ne kadar “satış vaadi sözleşmesi” olarak düzenlenmiş ise de esasen sözleşmelerin içeriğinden, sözleşmelerin yapıldığı tarih itibariyle tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın bedel karşılığında zilyetliğinin davacıya devrinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Keza, daha sonra yörede yapılan kadastro çalışmalarında 3849, 3850 ve 3851 parsel numaraları alan taşınmazın beyanlar hanesine davacı ile hısımları lehine kullanıcı şerhi verilmesi zilyetliğin devredildiğine karine teşkil etmektedir.
    Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmelerin geçerli olarak kurulduğu, vaad borçlusu adına tapu kaydı oluşturulmadığından vaad borçlusunun borcunu ifa ettiği, sözleşmenin feshi koşulları oluşmadığından davacının alacak isteminin reddine karar verilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmelerin yukarda açıklandığı haliyle tapusuz taşınmazın zilyetliğinin devri sözleşmesi olduğu kabul edilerek bu yönde araştırma yapılması, tarafların bu hususta göstereceği delillerin (varsa tanıkların) toplanarak karşılıklı olarak sözleşmeden kaynaklanan edimlerin (bedel-zilyetlik devri) ifa edilip edilmediğinin araştırılması, davacının alacak istemi yönünden davalıların zamanaşımı itirazında bulunup bulunmadıkları da gözetilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu, tarafların delilleri toplanmaksızın davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ : Yukarda bir numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, iki numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 22/01/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi