Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2010/4-584
Karar No: 2010/610

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/4-584 Esas 2010/610 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2010/4-584 E.  ,  2010/610 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 06/05/2010
    NUMARASI : 2009/281-2010/193

    Taraflar arasındaki “Haksız Şikayet Nedeniyle Manevi Tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.12.2007 gün ve 2006/303 Esas, 2007/671 Karar sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay  4.Hukuk Dairesinin 15.12.2008 gün ve 5100-15334 sayılı ilamı ile;
    (...Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın  kabulüne karar verilmiştir. Karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
     Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
    Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun  24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.
    Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
    Somut olayda; davacılar yasal çerçevede görev yapmalarına rağmen, davalıların asılsız ve mücerret iddialarla yağma suçunu işlediklerinden bahisle, Cumhuriyet Savcılığı"na suç duyurusunda bulunduklarını, yağmacılıkla suçlanarak kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia ederek manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, katılımcı ve üye olmadıkları halde kendileri hakkında işlemler yapılması karşısında yasal şikayet haklarını kullandıklarını davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davacıların DOSB Statüsü çerçevesinde işlem yaptıkları, sözlü veya fiili tehditte bulunmadıkları, davalıların inandığı yorum ve algılama dışında davacıları suçlayacak somut ve yasal verinin bulunmadığı şikayet konusu hususların hukuki arayışlarının mümkün olup, o yola da gidildiği halde "yağma" suçlaması gibi ağır bir iddia ile şikayet yoluna gidilmiş olmasının şikayet hakkı sınırlarını aştığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davacılar, DOSB, Dilovası Organize Sanayi Bölgesi ve Derneğinin Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile müdürü, davalılar ise davalı şirket yetkilisi ve ortaklarıdır. Taraflar arasındaki, uyuşmazlık ise, davalıların müdürlük ve derneğe katılımcı ve üye olmadıkları iddiaları karşısında kendilerinden katılım payı ve aidat paralarını talep edilmesinden kaynaklanmaktadır.
    Davalılar, 05/12/2005 tarihli şikayet dilekçelerinde, 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri  Kanunu  gereğince katılımcı olmadıkları halde, kendilerinden katılım payı ve aidat talep edilip ödenmemesi halinde arazilerinin kamulaştırılacağı şeklinde manevi cebirle katılım payı ve aidat alındığını bu durumun yağma suçunu ve ayrıca güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu iddiası ile kamu davası açılmasını talep etmişlerdir.
    Şikayet sonucu, 08/03/2006 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararda şüphelilerin suç teşkil eden bir eylemlerinin olmadığı belirtilmiştir.
    Davalıların şikayet dilekçesinin ekinde, davalıların her birine gönderilen 11/10/2005 tarihli yazı ve taahhütname mevcuttur. Taahhütnameye ait üst yazıda "... yazı eki taahhütnamenin Bölge Müdürlüğü"ne 15 gün içinde iletilmemesi durumunda 4562 Sayılı OSB Kanun ve ilgili yönetmelik gereği taşınmaza kamu yararı kararı alınması gerekecektir." şeklinde ifadeye yer verilmiştir. Ayrıca,  taraflar arasında alt yapı alacağına ilişkin icra takipleri ve itirazın iptali şeklinde devam eden hukuki uyuşmazlıkların mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
    Dosya kapsamından; davalıların hukuki uyuşmazlıkların varlığına rağmen gönderilen yazı ve taahhütname ile arazilerin kamulaştırılacağı tehdidi ile para tahsil edilmek istenmesinin yasal olmayacağı düşüncesiyle şikayetçi oldukları ve bu eylemin yağma suçunu oluşturduğu iddiasında bulundukları anlaşılmaktadır.
    Davalılar ticari şirket ve şirket ortakları olarak menfaatlerine aykırı olduğunu düşündükleri konularda şikayet yoluna gitmişlerdir. Şikayetlerinde ise; iddialarını yasa maddeleri ve somut olaylarla açıklayıp, mağduriyetlerinin büyüklüğünü ortaya koymak amacıyla, mevcut durumun yağma suçunu oluşturacağı şeklinde hukuki nitelendirmede bulunmuşlardır. Mahkemece de zaten bu husus mevzuatı farklı algılama  ve yorumlama  olarak kabul görmüştür. Kişilerin benzer veya aynı konularda hukuk davaları açmış olmaları karşısında, şikayet yoluna gidemeyecekleri hususunda da mevzuatta bir düzenleme mevcut değildir. Ayrıca şikayet sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararda şikayetin haksızlığı için yeterli kabul edilemeyecektir. Şikayet dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalıların kendi hukuki nitelendirilmeleri sonucu ifade ettikleri suç vasfı nedeniyle şikayet hakkının sınırlarının aşıldığının kabulü mümkün değildir.
    O halde, davalıların şikayet hakkını, bu hakkın kullanma amacına uygun olarak ve somut olaylara dayanarak hukuka uygunluk sınırları içinde kullandıklarının kabulü gerekir. Yerel mahkemece, bu olgular gözetilmeden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde istemin kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmediğinden bozmayı gerektirmiştir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN:Davalılar vekili

     HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
     Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davalılar tarafından Cumhuriyet Savcılığına verilen şikayet dilekçesinde “yağma” kelimesi kullanılmış ise de dilekçe içeriğinde yer alan olayların oluş şekline ilişkin açıklamalardan bunların yağma suçunu oluşturmadığının, nitelendirmenin hatalı yapıldığının anlaşılmış olmasına, davalıların kendi hatalı hukuki nitelendirilmeleri sonucu ifade ettikleri suç vasfı nedeniyle şikayet hakkının sınırlarının aşıldığının kabulüne olanak bulunmamasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine   01.12.2010 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi