3. Hukuk Dairesi 2013/18568 E. , 2014/2337 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2009/402-2013/231
Taraflar arasında görülen maddi ve manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, saç ekimi için davalı tarafa müracaat ederek “FUE” yöntemiyle saç ektirmek istediğini, davalı hastahane yetkilisinin ekimin “FUT” yöntemiyle yapılması gerektiğini ifade etmesi üzerine müvekkilinin önerilen yöntemle saç ekimini yaptırdığını, sonradan saç ekiminin uzman doktor tarafından yapılmadığını öğrendiğini, saç ekimi nedeniyle müvekkilinin 3 gün davalı hastanede yatmak zorunda kaldığını, bu süreçte müvekkiliyle ilgilenilmediğini, azami 15 günde tamamlanması gereken işlemin davalı tarafın kusuru nedeniyle 1,5 ay gibi uzun bir süreye yayıldığını, bu süreçte müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek; 2.540,00 TL maddi, 30,000,00 TL manevi olmak üzere toplam 32.540,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıya her hastaya uygulanan şekilde özenle yaklaşıldığını, uygun olan saç ekim tekniğinin önerildiğini, tekniğin davacının rızasıyla uygulandığını, davacının iddia ettiği gibi doktorsuz bir uygulamanın söz konusu olmadığını, davacının sabırsız olması ve iyileşmeyi bekleyememesi nedeniyle bu davanın açıldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; saç ekimi uygulamasından meydana geldiği iddia olunan zararın tazmini için açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların açıklamaları, dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TBK"nın 470 (BK. m. 355) ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklandığı açıktır.
Somut olayda davacı iş-eser sahibi; davalı ise yüklenicidir.
Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici, yapımını yüklendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla ödevlidir.
Eser sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Zira; eser sözleşmesinde bir eserin, sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf yani yüklenici, işin mahiyeti gereği işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Eserin, sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine, ya da iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da bir kaçının bulunmaması halinde ayıplı yapıldığının kabulü gerekir.
Eser sözleşmesinde, yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinden sonuç gerçekleşirse, yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır. Buna göre davalı yüklenici, davacı iş sahibinin zarar görmemesi için mesleki tüm şartları yerine getirmişse; somut durumun gerektirdiği tedbirleri noksansız biçimde almışsa, uygun tedaviyi belirleyip uygulamışsa, uygulanan tedavide nadirde olsa görülebilecek olumsuz sonuçlara dair davacıyı aydınlatıp uyarmış ve davacının bu hususta rızasını almışsa, eserini iş sahibi davacının ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayarak teslim etmişse ücrete hak kazanır.
Somut olayda davalının, davacıya karşı en önemli yükümlülüğü, davacının istediği şekilde saç ekim işlemini gerçekleştirilmesidir. Eğer uygulamanın davacının istediği şekilde gerçekleştirilmesi mümkün değilse, davalı tarafça bu konuda öncelikle davacıyı uyarma yükümlülüğü bulunmaktadır. Uyarı yapıldığı davalı tarafından ispatlanmalıdır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacıya FUT (Foliküler Unite Transferi) yöntemiyle yapılan saç ekiminde greft alıcı bölgesinde yara ayrışması, akabinde oluşan saçlı deri kaybı ve nedbe dokusu oluşumununun nadirde olsa görülebilecek komplikasyonlardan olduğu, davalı hastanede çalışan plastik cerrahi doktor tarafından başlanılan ve onun gözetiminde yapılan saç ekimi tedavisinin tıp kurallarına uygun olduğu, davacı da gelişen greft alıcı bölgede oluşan yara ayrışmasının ve akabinde gelişen deri kaybının normal bir komplikasyon olduğu ifade edilmiş; yüklenicinin, iş sahibine karşı yükümlülüklerini yasanın kendisine emrettiği ölçüde ifa edip etmediği noktasında herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, saç ekimi sürecinin öncesi ve sonrasına dair tüm belgelerin dosyaya celbi sağlanarak; uygulanan işlemden davacının zarar görmemesi için davalı tarafça tüm şartların yerine getirilip getirilmediği; somut durumun gerektirdiği tedbirlerin noksansız biçimde alınıp alınmadığı, uygun tedavinin belirlenip belirlenmediği, aydınlatma ve uyarma yükümlülüğünün tam olarak yerine getirilip getirilmediği, davacının beklediği amaca uygun olarak işin teslim edilip edilmediği, taahhüt edilen sonucun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği noktasında uygulamayı ve somut olayı tam olarak yansıtan, Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak; hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.