Hukuk Genel Kurulu 2010/625 E. , 2010/660 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.12.2004 gün ve 2002/788 E.-2004/500 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09.10.2006 gün ve 2006/8210 E.- 9985 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazın Hazinenin müstakilen malik olduğu 454 kadastral parsel ile davalının paydaş olduğu 1169 kadastral parselin imar şuyulandırmasına tabi tutularak oluştuğu anılan imar parselinin bir bölümünün, öncesinde Hazineye ait 454 kadastral parsel kapsamında kaldığı görülmektedir.
Öte yandan 454 kadastral parsele ilişkin idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kesinleştiği davaya konu 6 sayılı imar parselinin dayanağını teşkil eden işlemin ortadan kalktığı, anılan sicil kaydının dayanaksız hale geldiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, imara tabi tutulan parseller yönünden önceki kadastral mülkiyetteki hak durumu gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekeceğinde kuşku yoktur.
Hal böyle olunca, davacı Hazinenin 454 kadastral parseldeki hakkı dikkate alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı,…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili; mülkiyeti Hazineye ait olan (451, 452, 453, 454, 617, 1409) kadastral parsellerin 30.06.1994 tarihli belediye encümen kararı ile imar uygulamasına tabi tutularak çeşitli imar parsellerinin (12098 ada; 2, 3, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların) oluştuğunu, bu taşınmazların davalı adına tescil edildiğini, ancak idare mahkemesine açtıkları davalar sonucu, imar parsellerinin dayanağını teşkil eden idari işlemin iptaline karar verildiğini, anılan kararın kesinleştiğini ve tapuya işlendiğini, bu nedenle davalı adına oluşan tapu kayıtlarının hukuki dayanağının kalmadığını belirterek, dava konusu parsellerin tapusunun imardan önceki hale getirilmesine ve davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında ise 12098 ada; 2, 3 ve 7 sayılı parseller yönünden davasını geri almıştır.
Davalı ...’e usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edildiği halde davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece, 12098 ada, 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden, imar öncesinde 1169 kadastral parsel olarak davalı adına kayıtlı olduğu, Hazine adına kayıtlı ve idare mahkemesi tarafından imar işlemi iptal edilen taşınmazlar ile bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, dava konusu diğer taşınmazlar yönünden ise davanın geri alındığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
Kararın, davacı Hazine vekilince 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden temyizi üzerine, Özel Daire’ce, yukarıda yazılı gerekçeyle hüküm bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanıp, genişletilerek direnme kararı verilmiş; Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazın, Hazine"nin malik olduğu 454 kadastral parsel ile davalının paydaş olduğu 1169 kadastral parselin imar şuyulandırmasına tabi tutularak oluşup oluşmadığı, anılan imar parselinin bir bölümünün, öncesinde Hazine"ye ait 454 kadastral parsel kapsamında kalıp kalmadığı, 454 kadastral parsele ilişkin idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kesinleşmesi karşısında davaya konu 6 sayılı imar parselinin dayanağını teşkil eden işlemin ortadan kalkıp kalkmadığı, buna göre anılan sicil kaydının dayanaksız hale gelip gelmediği noktalarında toplanmaktadır.
Antalya Kadastro Müdürlüğünün 08.04.2004 ve 08.07.2004 tarihli cevabi yazılarında; dava konusu Güzeloba Mah., 12098 ada, 6 ve 7 sayılı imar parsellerinin, Muratpaşa Belediye Başkanlığının 30.06.1994 tarih ve 27 sayılı Encümen Kararı ile 3194 Sayılı Yasa’nın 18 maddesi uyarınca yapılan uygulama sonucu 1169 sayılı kadastro parselinden oluştuğu ve dağıtım cetvelinde; 1169 sayılı kadastro parselinden 489 m2 12098 ada 6 nolu parsele, 451 m2 ise 7 nolu parsele gittiği bildirilmiştir.
Antalya Tapu Sicil Müdürlüğünün 08.10.2002 tarihli cevabi yazısında; dava konusu Güzeloba Mah., 12098 ada, 2, 3, 6 ve 7 sayılı imar parsellerinin, imardan önceki 1169 numaralı kadastro parselinden geldiği bildirilmiştir.
Antalya Defterdarlığı Milli Emlak Daire Başkanlığı tarafından Muhakemat Müdürlüğü’ne yazılan 08.08.2002 tarihli yazıda ise; 12098 ada, 1 parselin 451 kadastral parselde, 2, 3 ve 4 parsellerin bir kısmının 1169 kadastral parselde, 4 parselin kalanının 425, 453 ve 1169 kadastral parsellerde, 6 ve 7 parsellerin bir kısmının 454 kadastral parselde, 7 parselin geri kalanının 1169 kadastral parselde kaldığı bildirilmiştir.
Özetle, Antalya Kadastro Müdürlüğü’nün cevabi yazılarında, dava konusu Güzeloba Mah., 12098 ada, 6 sayılı imar parselinin, yapılan imar uygulaması sonucu 1169 numaralı kadastral parselden oluştuğu belirtildiği halde, Antalya Defterdarlığı Milli Emlak Daire Başkanlığının cevabi yazısında, 6 parselin bir kısmının 454 kadastral parselde kaldığı bildirilmiştir.
Görüldüğü üzere, anılan cevabi yazılar arasında çelişki bulunmaktadır.
Bu haliyle uyuşmazlığın çözümü olanaklı değildir.
Bu itibarla, mahkemece yapılacak iş; dava konusu Güzeloba Mah., 12098 ada, 6 sayılı imar parseli ile ilgili idari yazışmalar arasındaki bu çelişkiler giderilerek, mahallinde keşif yapılmak suretiyle 6 sayılı imar parseline hangi kadastral parsellerin uygulandığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır.
Öyleyse, yerel mahkemece, eksik inceleme ve araştırma ile sonuca varılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerle HUMK.’un 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.12.2010 gününde, oybirliği ile karar verildi.