3. Hukuk Dairesi 2013/18540 E. , 2014/2413 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2013
NUMARASI : 2011/458-2013/219
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması taraf vekillerince tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. geldi. Davalı ve vekili gelmediler. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; F.. .. ada, .. parseldeki taşınmazda bulunan 3 nolu bağımsız bölümde müvekkilinin 07.03.2008 tarihinde (1/3) hisse aldığını, daha sonra davalının taşınmazın 2/3 hissesini aldığını öğrenerek açtığı şuf’a davasında 24.830 TL ödenerek yasal şuf’a hakkının kabulüne karar verildiğini, şuf’a bedelinin davalı tarafından tahsil edildiğini, ancak dava dışı 3.kişi (F.. K..) tarafından müvekkiline karşı 2/3 hisse bakımından, bu hisseye ilişkin “gayrimenkul satış vaadinin" tapuda şerhli lehtarı olduğu belirtilerek, adına tesciline ilişkin açılan davanın mahkemece (TMK 1009 md.) kabul edildiği ve tapunun iptali ile F. adına tesciline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini belirterek, şuf’a bedelinin davalıdan tahsili için girişilen takibe itirazın iptali talep edilmiştir.
Davalı vekili cevabında; takibin yasal dayanağı olmadığı, davacının şuf’a davasında tapu kaydındaki şerhi bilerek dava açıp taşınmaza sahip olduğu, dava dışı F.’nin açtığı dava sonucu taşınmazı adına tescil ettirdiği, davalının daha sonra hisse bedeli ödeyerek (mükerrer) taşınmazı tekrar F.’den satın aldığını, belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının tapu kaydındaki şerhi bilerek şuf’a davası açtığı, herkesin kendi fiilinin sonuçlarına katlanması gerektiği, davalıya ödenen 24.830 TL’nin hukuki dayanağının şuf’a davasındaki ön alım bedeli olduğu, bu durumda ödenen bedelin hukuki dayanağının mevcut olduğu, bu nedenle parayı davalıdan talep edemeyeceği gerekçe gösterilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan itirazları yerinde değildir.
Somut olayda; davacı, tapu iptaline ilişkin mahkeme kararı gereğince; davalıya ödediği şuf’a hakkı bedelinin dayanaksız kaldığı ve davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek talepte bulunmaktadır.
HGK.nun 2011/6-123-301 sayı ve 11.05.2011 günlü kararında da belirtildiği gibi; ön alım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasına kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur.
Dava konusu olayda anılan HGK’da açıklandığı üzere şuf’a hakkının kullanılması (3.AHM 2009/23 E.) ile davacı ve davalı arasında bir satım ilişkisinin kurulduğunun kabulü gerekir.
Ancak, davalıdan satın alınan paya ilişkin 3.kişinin açtığı cebri tescil davası sonucu, bu paya ilişkin tapunun iptali ile 3.kişi Fikriye adına tesciline dair verilen karar kesinleşmiş olmakla, davalı ile olan işlem temelinden çöktüğünden şuf’a bedeli olarak davalıya ödenen bedel sebepsiz kaldığından davacının talebinde haklı olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.