21. Hukuk Dairesi 2015/1336 E. , 2015/4090 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, ölüm aylığının iptaline ilişkin Kurum işlemi ile yapılan ödemelerin iadesi talebinin iptaline, kesilme tarihinden itibaren aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden ve iadesini talep eden kurum işleminin iptali ile ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı ... Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi"ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, eski eşinden 1975 yılında boşandığı ve 1952 yılında ölen ilk eşinden dolayı kendisine ölüm aylığı bağlanması için kuruma yaptığı başvurunun kabul edildiği anlaşılmıştır. Kurumca re"sen başlatılan soruşturma neticesinde düzenlenen 27/09/2011 tarihli Kontrol Memuru raporuna göre; ... Jandarma Komutanlığı marifeti ile yaptırılan 21/10/2011 tarihli araştırmada, davacının ölen ilk eşinden dolayı aylık almak için ikinci eşinden 1975 yılında boşandığı, resmen boşanmalarına rağmen halihazırda aynı evde ikamet ettikleri, kazançlarının bir olduğu tespitinde bulunulmuş olup, Jandarma Komutanlığınca düzenlenen ifade tutanaklarında beyanı olan ...; davacı ve eşinin boşandığından haberdar olmadığını, aynı çatı altında farklı katlarda yaşadıklarını, 2004-2005 yıllarında davacının oğlu ..."ın köyde ev yaptırması üzerine davacının oğlu ..."ın evine taşındığını beyan ettiği; beyanı alınan tanık ..., davacının boşandığı eşi ... ile davacının da benzer şekilde beyanda bulundukları tespit edilmiştir. Mahkemesince yaptırılan 16/07/2014 tarihli kolluk araştırmasında, davacının oğlu olan ..."ın 2005 yılı içerisinde köyde kendisine ev yaptırdığı, aynı yıl içerisinde annesi olan davacı ile bu evde yaşamaya başladıkları, halen de bu evde yaşadıkları, davacının eski eşinin ise kendisine ait başka bir evde yaşadığı bildirilmiş, adres hareketleri
-incelendiğinde, davacının ve boşandığı eşinin 11/11/2006-27/12/2013 tarihleri arasında aynı adreste kayıtlı göründükleri, 27/12/2013 tarihinde davacının yerleşim yerinin, oğlu ..."ın beyanı ile değiştirildiği belirlenmiş olup, mahkeme huzurunda dinlenen davacı tanıkları ile muhtar ve azalar, davacının oğlu ..."ın takriben 2007 yılında köyde ev yaptırdığını, 2007 yılına kadar davacının boşandığı eşi ile aynı evde otururken, oğlu ..."ın ev yaptırması ile birlikte oğlunun evine taşınarak onunla yaşamaya başladığını beyan ettikleri görülmüş, dosya kapsamında yapılan araştırmalar neticesinde, davacının 01/10/2008 tarihinden bu yana boşandığı eşi ile birlikte yaşadığına dair delil elde edilememiştir.
5510 sayılı Yasanın 56. maddesinin yürürlük tarihinin 01/10/2008 olduğu ve bu tarihten önce mevzuatta 5510 sayılı Yasanın 56. maddesinin muadili niteliğinde başkaca düzenlemenin bulunmadığı dikkate alındığında, davacının 01/10/2008 tarihi ve sonrasında boşandığı eşi ile eylemli olarak birlikte yaşadığı ispatlanamadığı halde, davacının açtığı "aylığın kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline ve kesilen aylığın yeniden bağlanmasına ilişkin" davanın kabulü yerine; reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 03/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.