3. Hukuk Dairesi 2013/18784 E. , 2014/2437 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2013
NUMARASI : 2012/319-2013/324
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmiştir. Taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vekili Av.D geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı ve vekili gelmediler. Gelen davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında 05.10.2011 tarihinden öncesinde tamamen iyiniyete ve güvene dayanan bir inanç sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre, Nişantaşı ve Bağdat Caddesinde (El ve Ayak Bakım Merkezi olarak) işyerleri açılacağını ve ortaklığın %50 hissenin davacıya ait olacağını; bu nedenle, davalıya toplamda 47.000 Euro gönderildiğini; ancak, davalının işyerlerini açmadığını, gönderilen paraları iade etmesi gerektiğini ileri sürerek; alacağın tahsili için yaptıkları icra takibine davalının haksız itirazının iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin, aleyhindeki iş bu davadan yargılama sırasında haberdar olmadığını, gıyabında yargılamanın sürdürülerek karara bağlandığını; banka hesabına 06.08.2013 tarihinde haciz tatbik edilince, banka yetkililerinin telefonla haber vermeleri üzerine durumu öğrendiğini ileri sürmektedir.
Dosyanın tetkikinde, dava dilekçesinin davalıya Tebligat Kanunu"nun 35.maddesine göre yapıldığı, sonraki işlerin de yine aynı şekilde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35.maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, bu maddenin 6099 sayılı yasanın 9.maddesi ile değişik 2.fıkrası uyarınca, muhatabın, adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilmemiş olması zorunludur.
Somut olayda, davalının adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi araştırılmadığı gibi, dava dilekçesinde gösterilen adresle tebligat çıkartılan adreslerin birbirine uymadığı, işyeri adresine mi, ikamet adresine mi tebligatın çıkartıldığı da anlaşılamamaktadır.
Yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp yargılamanın bir an evvel sonuçlandırılabilmesi için, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu da çıkarılacak davetiyenin Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerine uygun olarak tebliği ile mümkündür.
HMK.nun "Hukuki dinlenilme hakkı" başlıklı 27.maddesi, "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir." hükmünü amirdir.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; yukarıda anılan Tebligat Kanunu"nun 35.maddesine göre, öncelikle davalının adres kayıt sistemindeki adresini tespit etmek olmalıdır. Şayet davalı yeni adresini bildirmez, adres kayıt sisteminde de yeni adresi tespit edilemezse, o zaman TK. 35.maddeye göre eski adrese tebligat yapılmalıdır.
Hal böyle olunca, davalıya Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğündeki ilkeler gözetilerek dava dilekçesinin tebliğ edilmesi, kendisine savunma yapabilme olanağının tanınması ve ardından iddia ve savunma çerçevesinde işin esası incelenip, sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine
ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.