22. Hukuk Dairesi 2017/17413 E. , 2018/16736 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ... A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2010 yılı Nisan ayında ... ... Postanesi işletme servisi kargo servisinde işe başladığını ve kargo dağıtımı ve sevkiyatı bölümünde çalıştığını, davalı Aska Şirketinin davacının çalıştığı son alt işveren firma olduğunu, yasal hakları ve alacakları ödenmeden ve bilgi verilmeden davalı tarafından işten çıkarıldığını iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı .... A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, diğer davalı şirket ise davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılardan ... A.Ş Genel Müdürlüğü vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ... A.Ş Genel Müdürlüğünün aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma süresi yönünden uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının tanık anlatımlarından hareketle, haftanın 6 günü 8.00-20.00 saatleri arası 1,5 saat ara dinlenme ile haftada 18 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ne var ki, davacının tanık olarak dinlendiği Dairemiz incelemesinden geçen 2017/13581 esas sayılı dosyada "sabah 08:00"de işe başlıyorduk, akşam 19:30"a kadar çalışıyorduk, haftanın 6 günü bu şekilde çalışıyorduk, pazar günleri izin kullanıyorduk" şeklindeki beyanı dikkate alındığında; haftanın 6 günü 8.00-19.30 saatleri arası 1,5 saat ara dinlenme ile haftada 15 saat fazla çalışma yaptığının kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir.
3-Bir diğer uyuşmazlık davacının hesaplamaya esas alınan hizmet süresi konusundadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "taleple bağlılık ilkesi" başlığını taşıyan 26. maddesinde "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu maddeye göre, hakimin tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğu, talep edilenden fazla veya başka bir şeye hükmedemeyeceği açıkça belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde açıkça 16.11.2013 tarihinde çıkışının verildiğini belirtmiştir. Mahkemece, bu beyan dikkate alınmadan 21.02.2014 tarihine kadar hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması hatalı olup, bu durum talep aşımı mahiyetindedir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.07.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.