1. Hukuk Dairesi 2013/17820 E. , 2015/3212 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SEFERİHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2011/23-2013/116
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı; mirasbırakan (babası) S.. S.."ın, maliki olduğu 5244 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akti ile kızı olan davalıya temlik ettiğini, devirden kısa bir süre sonra 17.11.2010 tarihinde öldüğünü, ancak yapılan temlikin hukuki ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğu gibi, yakalandığı kanser hastalığı ve ileri yaşı nedeniyle böyle bir kişi ile bakım sözleşmesi yapılmasının ahlaka da aykırı olduğunu, düzenlenen sözleşmenin Borçlar Kanununun 19/1 ve 20.maddeleri uyarınca da geçersiz olduğunu, keza murisin eşi ile birlikte oturup, tüm ihtiyaçlarının eşi tarafından karşılandığını, asıl amacın bakım sağlamak değil, mirasçıdan mal kaçırmak olduğunu, aynı zamanda muvazaalı olan temlikin baştan beri geçersiz olduğunu, aktin resmi şekil koşullarını da taşımadığını ileri sürerek, öncelikle miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur.
Davalı; murisin akıl sağlığının yerinde olduğunu, davacı ile arasında bir dargınlık bulunmadığını, mal kaçırması için hiç bir sebep olmadığını, davacının sırf kendisine duyduğu husumet nedeniyle dava açtığını, annelerinin de beş yıldır hastalıkları nedeniyle bakıma ihtiyacı olduğunu, bu halde iken murise bakmasının beklenemeyeceğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmayıp, ağır bakım ihtiyacı olan murisin amacının bakım sağlamak olduğunu, kendisinin de bakım borcunu eksiksiz olarak yerine getirdiğini, murisin çok sayıda başkaca taşınmazlarının da bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 24/09/2012 tarihli raporuna göre murisin akit tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğu, davalının uzun yıllar murise baktığı , bunun karşılığında ölünceye kadar bakma aktinin yapıldığı, muvazaalı bir devrin söz konusu olmadığı, önceye kadar bakma akdi ivazlı bir sözleşme olduğundan tenkis iddiasının da dinlenemeyeceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.03.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat T.. A.. ile diğer temyiz eden vekili Avukat A.. A.., geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, ölünceye kadar bakma akdine dayalı olan davada; dosya kapsamı ve Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Kurulunun 24.09.2012 tarihli raporu ile mirasbırakan S.. S.."ın akit tarihinde hukuki ehliyete sahip olduğu saptanmak ve murisin mal kaçırmak amacıyla değil de bakım sağlamak amacıyla akit yaptığı, ölünceye kadar bakma akti ile davalıya temlik edilen çekişmeli taşınmazın da murisin tüm mamelekine oranının makul sınırlar dahilinde kaldığı belirlenmek ve benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olduğu gibi, keşfen saptanan değer üzerinden eksik harç tamamlanmadığından dava dilekçesinde gösterilen değer esas alınarak davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı ve davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 30.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekilleri için 1.100.00.-"er TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, aşağıda yazılı 3.40.-"ar TL bakiye onama harcının da temyiz edilen davacı ve davalıdan ayrı ayrı alınmasına, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.