(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2019/6430 E. , 2020/287 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede, 2008 yılında yapılan arazi kadastro çalışmalarında, ... köyü 1129 ada 23 parsel sayılı 103807,56 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, çalılık niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş ve bu tespit kesinleşerek, 19/12/2008 tarihinde tapuya orman olarak tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, 37 tahrir nolu meranın 1965 yılında kesinleşen 1129 ada 24 nolu orman parseli içinde bırakıldığını, meranın orman olarak tesbitinin iptali ile mera olarak sınırlandırılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, taşınmazın orman içi açıklık olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizce hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizin 02/12/2015 gün 2015/14548 - 2015/12042 sayılı bozma ilamında özetle; “Mahkemece dava konusu 1129 ada 23 parsel sayılı taşınmazın orman içi açıklık olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; meralarda orman içi açıklık olmayacağı gibi taşınmazın yüzölçümü gözönüne alındığında 6831 sayılı Kanunun 17/2. madde hükmüne göre orman içi açıklık niteliğinde olmadığından, mahkemenin bu yöndeki gerekçesi yerinde değildir. Ne var ki; mahkemece, usûlünce orman ve mera araştırması yapılmamıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu nedenle; mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmaz ile komşu parsellere ilişkin kadastro tespit tutanak örnekleri, kesinleşen orman kadastrosuna ait tüm tutanaklar ve haritalar ile eski tarihli memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.
Yukarıda açıklanan araştırma sonucu taşınmazın kesinleşen Devlet Ormanlarının dışında kaldığının saptanması halinde; bu kez eski tarihli memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğrafı ile münhanili haritalar, varsa topografya haritaları ile memleket haritası ve hava fotoğrafları çekişmeli taşınmaza ve çevresine uygulanarak haritalardaki konumu saptanıp, taşınmazın eğimi duraksamaya yer vermeyecek biçimde hesaplatılmalı, anılan belgeler, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; çekişmeli taşınmaza komşu kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanaklarının dayanakları uygulanmalı, 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresinin incelenmesi; varsa üzerindeki ağaçların cinsleri yaşları, adetleri belirlenmeli, yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli raporun alınması, hukuken ve bilimsel olarak ve Hukuk Genel Kurulunun 15.11.2000 gün ve 2000/20-1663/1694 sayılı kararında açıklandığı gibi eğimi % 12’nin üzerinde olan toprak ve orman muhafaza karakteri taşıyan funda veya makiliklerle örtülü yerlerin orman niteliğinde ve 6831 sayılı Kanunun 1/J bendi kapsamı dışında olduğu gözetilmeli; mera iddiası olduğundan, tahsisli mera kaydı bulunup bulunmadığı sorulmalı, var ise getirtilip mahalline uygulanmalı, taşınmaz başında dinlenilecek olan tanıklar ile komşu köylerden belirlenecek yerel bilirkişilerden, taşınmazın kadim mera olup olmadığı sorulmalı, ayrıca zirai bilirkişiden de bu hususta incelemeye dayalı rapor alınmalı ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. “ gereğine değinilmiştir. Bozma sonrası Mahkemece dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile; ... ili Kdz. ... ilçesi, ... mahallesi 1129 ada 23 parselde 103.807,56m² yüzölçümlü ... adına orman vasfı ile kayıtlı taşınmazın orman olarak tespitinin iptali ile, mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş, davalı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 11/12/1964 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; Dairemizce daha önce verilen bozma kararında dava konusu taşınmaza ilişkin tahsisli mera kaydı olup olmadığı sorulmalı, bulunması halinde mahalline uygulanması, taşınmazın kadim mera olup olmadığı araştırılmalı denilmesine rağmen mahkemece yapılan araştırma da bozma gerekleri yerine getirilmemiş bu hususlar araştırılmamıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, yöntemince mera araştırmasının yapılması ve komşu köylerden yerel bilirkişi ve tanıkların dinlenmesi gerekir.
Dava konusu taşınmazların kamu malı niteliğinde mera olup olmadığı ve kural olarak bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için; taşınmazların yetkili ve idarî merciler tarafından mera olarak tahsis edilmesi ya da taşınmazların öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğiyle mera olarak kullanılagelmiş olmasına bağlıdır.
O halde; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden, 4342 sayılı Kanun uyarınca mera (yayla) tahsisi yapılıp yapılmadığı mülkî amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve bu idarî işlemler kesinleşmiş ise yayla tahsis haritası ve eki belgeler yerinden getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazların bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ve bir uzman orman bilirkişisi, bir fen memuru ve uzman üç ziraatçi bilirkişi, dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, bölgede mera
tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, fen memuru bilirkişisi eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazların mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda komşu köy yerel bilirkişilerinden olaylara dayalı bilgi alınmalı, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişiler marifetiyle taşınmaz bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazların fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazın toprak yapısı ile dava konusu taşınmazların toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına yazılmalı, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların tesbit tutanakları içeriğine göre tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınmadığı dikkate alınarak tutanakların içeriğinde vurgulanan maddî ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, özellikle fen memuru bilirkişisinden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişilerden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya, taşınmazların niteliğini belirtmeye elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığıda belirlenerek bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/01/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.