3. Hukuk Dairesi 2013/18799 E. , 2014/2717 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA 5. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2013
NUMARASI : 2011/908-2013/1222
Taraflar arasında görülen istirdat ve manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde; davalı ile aralarında imzalanan 26 Eylül 2009 tarihli telefon abonelik sözleşmesi uyarınca, davalı tarafından 24 ay boyunca 3G cihazı ile birlikte internet hizmeti sunulacağını, buna karşılık kendisinin de 76,00 TL aylık bedel ödeyeceği hususunda anlaştıklarını, ancak Şubat 2011 tarihinden itibaren internet erişiminde sorunlar yaşadığını, kendisine taahhüt edilen hizmetin sunalamadığını, bu nedenle işlerinin ve sosyal hayatının etkilendiğini ve manevi zarara uğradığını, davalı firma temsilcileri ile bir çok kez görüşmesine ve iyiniyetli beklentisine rağmen mağduriyetin giderilmediğini; bu süre zarfında davalı firma tarafından fatura tahakkuk edildiği ve almadığı bir hizmet nedeniyle yüklü miktarda ve haksız fatura bedellerini ödemek zorunda kaldığını; bu durum üzerine sözleşmenin 12.04.2011 tarihinde tarafından iptal edildiğini, sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle cezai şart olarak aleyhine icra takibi başlatıldığını ve yurtdışında olduğu için icraya itiraz edemeden kesinleştiğini belirterek, ödemek zorunda kaldığı toplam 960,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, bu süre içerisinde yaşanan mağduriyetin karşılığı olarak da toplam 3.500,00 TL manevi tazminatın davalı firmadan tahsilini dava ve talep etmiştir
Davalı Vodafone A.Ş vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız ve talebin fahiş olduğunu, davacı tüketicinin Teknosa kampanyası dahilinde taahhütte bulunduğunu, bu kampanyaya göre 24 aylık internet paketi ile birlikte 1.000,00-TL bedelli Teknosa indirim çekinin verildiğini, taraflar arasındaki taahhüde göre 24 aylık süre dolmadan yapılan fesih işlemi nedeniyle bakiye kalan süre için cezai şart uygulandığını, ayrıca tüketiciye mobil modem cihazı verildiğini, 3G bağlantısının coğrafi koşullara, şebeke yoğunluğuna göre kapsam alanında veya ulaşılabilirliğinde sorunlar yaşanabileceğini, nitekim hattın aktif olduğu dönemlerde internet bağlantısının yapıldığını, tüketici iddialarının doğru olmadığını, davacının GSM hattını 12.04.2011 tarihinde iptal ettiğini, cezai şart uygulaması ve icra takibinin de yasaya uygun olduğunu, tazminat talebinin ise bir zenginleşme aracı olamayacağını belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının alamadığı hizmetten dolayı kampanyayı sona erdirmekle haklı olduğu, icra takibine konu faturalardan sorumlu tutulmaması gerektiği halde icra takibine uğradığı, yaşadığı olumsuzluklar ve haksız icra takibi nedeniyle duymuş olduğu elem ve çektiği acıların dindirilmesi, kırılan yaşama arzusunun tazelenmesi, yaşama yeniden bağlanması amacıyla manevi tazminat talebinin kabul edildiği, manevi tazminatın miktarının tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile manevi tazminatın zenginleşme amacı olamayacağı ilkesi dikkate alınarak belirlenmiş olduğu belirtilerek; davanın kabulü ile 960,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve 3.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; telefon abonelik sözleşmesi sonrası hizmetin ayıplı sunulmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; taraflar arasında 26/09/2009 tarihinde telefon abonelik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye dahil olan kampanya uyarınca davalı tarafından 3G cihazı ile birlikte 5 GB internet hizmetinin sunulacağının davacının da aylık 75,00 TL bedel ödeyeceğinin hüküm altına alındığı; taraflarca sözleşmenin Şubat 2011 tarihine kadar eksiksiz ifa edildiği, bu tarihten sonra internet erişiminde sorunlar yaşandığı, davacı tarafından bu aksaklığın giderilmesi için davalı müşteri temsilcileri ile irtibata geçildiği, ancak sorunun giderilmediği; bilahare davacı tarafından hizmetin ayıplı ifasından bahisle tek taraflı olarak sözleşmenin feshi cihedine gidildiği; sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle cezai şart olarak davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı; davacının yurtdışında olması hasebiyle icraya itiraz edemediği ve takibin kesinleştiği; davacı tarafından bu takip sebebiyle ödenen 960,00 TL bedel ile bu süre içerisinde yaşanan mağduriyetin karşılığı olarak 3.500,00 TL manevi tazminatın tahsili talebiyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, manevi zarar, bir kişinin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmeyi ifade eder. Hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet, ticari itibar gibi değerler, kişilik değerlerini oluşturur. Bu değerlere saldırı, objektif eksilmeyi ifade eder. Manevi zararın tazmin edilebilmesi için objektif unsur yanında bir de sübjektif unsurun gerçekleşmesi gerekir. Sübjektif unsur ise, zarar görenin söz konusu ihlal sonucu kişiliğinde, manevi varlığında objektif olarak meydana gelen bu eksilmeyi yaşaması, duyması, onu hissetmesi, bunun sonunda da acı, elem, ızdırap duymasıdır. Sübjektif unsur yoksa manevi zarar da yoktur.
Dava konusu maddi hadisede ayıplı hizmet ifası, davacının hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet gibi değerlerinde bir ihlale yol açmamıştır.
O halde mahkemece; manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yanılgılı gerekçelerle talebinin kabulü, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.