4. Hukuk Dairesi 2014/5977 E. , 2014/7388 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gerze Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2012/22-2012/469
Davacı Ş.. Ş.. vekili Avukat H.. S.. tarafından, davalılar H.. T.. vd aleyhine 13/02/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliğine dair verilen 25/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Eldeki davaya bakma görevi, HMK"nun 3. maddesi uyarınca davanın açıldığı 13/02/2012 tarihinde asliye hukuk mahkemelerindeyken; Anayasa Mahkemesi"nin 16/02/2012 tarih, 2011/35 Esas, 2012/23 sayılı Kararıyla 6100 sayılı HMK"nun 3. maddesini iptal etmesi ve Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararının 19/05/2012 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi sonucu asliye hukuk mahkemeleri görevsiz hale gelmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, dava tarihi itibariyle eldeki davaya asliye hukuk mahkemeleri bakmakla görevlidirler. Dolayısıyla, iptalden sonra görevsiz hale gelen mahkemede, iptalden önce dava açılması nedeniyle davacı tarafa kusur yüklenemez. Şu durumda, görevsizlik kararı verilmesinde kusuru olmayan davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3-Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Davaya konu edilen olayda, yatılı okuyan davacıların yakını E.. Ş.."in ranzadan düşmesi nedeniyle kafasından yaralandığı, bu sebeple tedavi için davalı doktora getirildiği, davalının, E.. için doku ezikliği teşhisi koyarak ilaç verip gönderdiği, daha sonra fenalaşan Elmas"ın hastaneye yetiştirilmeye çalışılmasına rağmen, beyninde oluşan ödem ve kanama nedeniyle öldüğü, davalının Elmas"ı zamanında hastaneye sevk etmeyerek ihmaliyle ölümüne neden olduğu iddia edilerek maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açıldığına göre; Anayasanın 129/5. maddesi gereğince kamu görevlisi hakkında adli yargı yerinde dava açılamayacağından kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken; bu davalı hakkında da görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Kaldıki, davalı doktor hakkında görevsizlik kararı verilmesi, idari yargı yerlerinde açılacak davalarda husumetin kimlere yöneltileceğine ilişkin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası"nın 2. maddesi gereğince, idari yargı yerlerinde ancak ilgili idare kurumunun dava edilebileceği, anılan yasal düzenlemeye göre gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamayacak olması açısından da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2 ve 3) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; davacıların diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/05/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalı gerçek kişinin salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle bozma kararının (3) nolu bendindeki davalılardan H.. T.. hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği yolundaki gerekçeye katılmıyorum. 07/05/2014