3. Hukuk Dairesi 2014/1420 E. , 2014/2951 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ELMADAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2011/329-2013/225
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; daha evvel müvekkili aleyhine davalının taşınmazına tecavüz ettiğinden bahisle men"i müdahale davası açıldığını, bu davada tarafların sulh olarak davalıya ait taşınmazın 256 m2"lik kısmının davacı adına tesciline karar verildiğini, davacının bedelini ödemesine rağmen taşınmazın adına tescil edilmediğini, davalının da taşınmazı bütün olarak dava dışı 3.bir kişiye devrettiğini iddia ederek, bahse konu 256 m2"lik taşınmazın dava tarihindeki değerinden şimdilik 8.000 TL"nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; mahkemece zapta geçirilmiş bir sulh sözleşmesi olduğundan bunun kesin hüküm olduğunu ve davacı tarafından infaz ettirilmesi gerektiği, davacının yıllardır tescil yaptırmayarak iş bu davayı açmasının usule uygun olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; elindeki ilamı 25 yıl gibi bir süre tapuda işlem yapmayarak infaz ettirmeyerek sonradan ödediği bedeli isteyen davacı tarafın, nizalı yerin kendi adına devredilmemesinin davalı taraftan kaynaklandığı iddiası ile bedelinin tahsilini istemesinde dürüstlük kurallarına uygun davranmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 20.06.2011 tarih 2011/5838 E-9679 K sayılı ilamı ile; ""...Davacının söz konusu mahkeme kararını uzun süre infaz ettirmemesi, kötüniyetli olduğunu göstermez. Dava konusu taşınmazın, dava dışı üçüncü kişiye satış tarihi olan 10.07.2001 tarihindeki rayiç değeri, konusunda uzman bilirkişiden alınacak rapor ile belirlenmeli ve bu miktara hükmedilmelidir."" gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada; Dava konusu taşınmazın, dava dışı üçüncü kişiye satış tarihi olan 10/07/2001 tarihindeki rayiç bedelinin tespiti yönünde mahallinde 21/03/2013 güne keşif icra edilerek bilirkişi heyetince düzenlenen 02/04/2013 tarihli raporda dava konusu Ankara ili, Elmadağ ilçesi, Yenice mahallesi (eski kadastro 8254 parsel) 689 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 256 m2 lik kısmının 8.857,98 TL olarak tespit edildiği anlaşılmakla rapor doğrultusunda davacının davasının kabulü ile 8.857,98 TL" nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bozmaya uyulmuş ise de, gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 04.02.1948 tarih 1944/10 E-1948/3 K no.lu ilamında; ""Dava açıldıktan sonra mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve sair hususlarda usule müteallik olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmek ve eksiklikleri de tamamlamak imkanını veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü ve yazılı beyanlarıyla yapılabilen ıslahın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun seksendördüncü maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabilip, Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağına..."" denilmekle bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir.
Mahkemece, bu husus düşünülmeden, ıslah ile artırılan miktar üzerinden hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla; davacı vekilinin tüm,davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.