17. Ceza Dairesi 2018/1342 E. , 2018/3881 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜM : Mahkumiyet, istinaf başvurusunun esastan reddi
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanık hakkında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Hükmolunan cezanın miktarı ve türü gözetildiğinde, 5271 sayılı CMK"nın 286/2-a maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizleri mümkün olmadığından, sanık ..."in temyiz isteminin 5271 sayılı CMK"nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
II-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
5271 sayılı CMK"nın 288. maddesinin ""Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır."" aynı Kanun"un 294. maddesinin ""Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir."" ve aynı Kanun"un 301. maddesinin ""Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar."" şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanık ..."in temyiz isteminin etkin pişmanlık ve uzlaşma hükümlerinden yararlanmak talebine yönelik olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede;
Sanığın kovuşturma aşamasında alınan beyanında, ailesi ile görüştüğünü, maddi durumları olmadığı için zararı gideremeyeceğini belirttiği, temyiz dilekçesinde de pişmanlığından dolayı zararı karşılamak istediğini beyan ettiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 09.04.2013 tarih, 2013/6-143 Esas ve 2013/137 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “Mağdur ... 08.11.2010 günü Cumhuriyet savcılığında verdiği ifadesinde zararının giderildiğini belirtmiş ise de; mahkemede zararının giderilmediğini açıkça belirtmiş olması karşısında, savcılıktaki anlatımının daha önceden tanıdığını söylediği sanığı korumaya yönelik bir anlatım olduğu, zararı karşılanmamış olmasına rağmen bu şekilde anlatımda bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim tüm aşamalarda suçlamayı reddeden ve zararı karşıladığı yönünde herhangi bir savunmada bulunmayan sanık ... daireye hitaben gönderdiği dilekçesinde,
"Müştekinin alındı dediği 50,00 Lira yüksek bir meblağ değildir. Yüksek mahkemeniz bir fırsat daha verirse bu suçu işlemediğim halde ödemeye hazırım" açıklamasına yer vermek suretiyle, zararın ödenmediği ve mağdurun zararının giderilmediği yönündeki mahkeme anlatımını doğrulamıştır.
Bu nedenle; mağdurun zararının giderilmediğinden bahisle sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nun 168. maddesinde düzenlenmiş olan etkin pişmanlık hükümlerini uygulamayan yerel mahkeme kararı kanuna uygun olup, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin Özel Daire kararı isabetsizdir.
Bu itibarla; "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve kanuna uygun olan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.” hüküm tarihine kadar zararın giderilmesi gerektiği, sanığın eyleminin TCK"nın 142/2-h maddesi kapsamında kalması nedeniyle uzlaştırma işlemlerinin yapılamayacağı anlaşılmakla suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, istinaf isteminin esastan reddine dair karar hukuka uygun bulunduğundan, sanık ..."in yerinde görülmeyen temyiz nedenlerinin reddiyle, CMK"nın 302/1. maddesi uyarınca, usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİNE, 26.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.