1. Hukuk Dairesi 2013/17980 E. , 2015/3525 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KUŞADASI 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2013
NUMARASI : 2011/35-2013/366
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.03.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat L.. N.. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar; 3651 parsel sayılı taşınmazdaki 2 numaralı bağımsız bölümün ¾ payının kesinleşen mahkeme kararı uyarınca tapuda adlarına tescil edildiğini, davalının ise çekişme konusu taşınmazı oturmak suretiyle işgal ettiğini ileri sürerek, elatlmanın önlenmesi isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, taşınmazın dava dışı Z.. A.. adına kayıtlı iken 22.07.2002 tarihli düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesi ile kendisine devrettiğini, o tarihten itibaren de malik sıfatıyla kullandığını, taşınmazın 1/4 payının halen Z.. A.. adına kayıtlı olduğunu ve kendisinin de bu kişinin halefi olması nedeniyle işgalci olarak kabul edilemeyeceğini, ayrıca taşınmaza pek çok iyileştirici harcamalar yaptığını, hapis hakkı bulunduğunu, yaptığı giderlerin depo ettirilmesi koşuluyla elatmanın önlenmesine karar verilebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafından zaruri giderler yapıldığı, bilirkişi marifetiyle saptanan gider miktarının mahkeme veznesine depo edilmesi için verilen kesin süre içerisinde davacılar tarafından bedelin yatırılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu taşınmazın davacıların murisi adına kayıtlı iken eşi Z.. A.."ya temlik ettiği, davacılar tarafından ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın kabul edilmesi ve hükmün kesinleşmesi nedeniyle taşınmazın 6/8 payının 22.11.2010 tarihinde davacılar adına tescil edildiği, 2/8 payın ise dava dışı Z.. A.. adına kayıtlı olduğu, davacılar ile bu kişi arasında dava konusu taşınmaza ilişkin olarak görülen tapu iptali ve tescil davasının devamı sırasında Torbalı 2. Noterliğince düzenlenen 22.07.2002 tarih ve 7284 yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile Z.. A.."nın bağımsız bölümü davalı A.. K.."ya satmayı vaadettiği ve davalının da evde ikamet etmeye başladığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; Türk Medeni Kanununun 994. maddesi gereğince başkasına ait taşınmazı iyiniyetli olarak elinde bulunduran kimsenin taşınmaza yapmış olduğu faydalı ve zaruri masrafları isteme hakkı bulunmaktadır. Anılan bu giderler kendisine ödenmedikçe taşınmazı kullanmaya devam etmesi ve bundan kaynaklanan hapis hakkından yararlanması mümkündür. Ayrıca, böyle bir istemin ayrı bir davaya konu edilmeksizin aynı dava içerisinde savunma yoluyla ileri sürülmesi de olanaklıdır.
Ne var ki, taşınmazı elinde bulunduran kişinin hapis hakkını kullanabilmesi için yasa maddesinde açıkça belirtildiği üzere iyiniyetli zilyet durumunda olması zorunludur.
Somut olaya gelince, davacılar ile dava dışı Z.. A.. arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sırasında mahkeme kararı ile çekişmeli taşınmazın tapu kaydına 07.08.2000 tarihinde ihtiyati tedbir şerhi konulmuş, davalı ise bu tarihten yaklaşık iki yıl kadar sonra yargılama devam ederken üzerinde tedbir şerhi bulunan taşınmazı 22.07.2002 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile zilyetliği devralmıştır. Bu durumda davalı iyiniyetli zilyet olarak kabul edilemez. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ise davalıya ayni değil şahsi hak sağladığı, davalının sözleşmeden kaynaklanan şahsi hakkını da ancak kendi akidi olan Z.. A.."ya yöneltebileceği gözetildiğinde, davalı yararına hapis hakkı tanınması olanaklı değildir.
Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.