3. Hukuk Dairesi 2013/18830 E. , 2014/3156 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 2.AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2013
NUMARASI : 2012/520-2013/971
Taraflar arasında görülen yardım nafakası talebi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalılar tarafından evlat edinildiğini ancak maddi destekte bulunmadıklarını, müvekkilinin Karabük Üniversitesi tarih bölümü öğrencisi olduğunu ileri sürerek, eğitim hayatının devam edebilmesi için davalılardan aylık 1.000 TL yardım nafakasının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili dilekçesinde; davacının davalılardan Selver"in kardeşinin çocuğu olduğunu, kardeşinin ölümünden sonra davacının evlat edinildiğini, davacının Almanya"da yaşamayı ve eğitimi reddettiği için biyolojik annesinin yanına getirdiklerini ve annesi ile birlikte yaşadığını, davacının evlatlık vazifesini yerine getirmediğini, babasından dolayı maaş aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, davanın kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, davalılardan K.. D.."dan aylık 500,00 TL, S.. D.."dan aylık 500,00 TL yardım nafakasının alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir
Türk Medeni Kanununun 364/1.maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365.maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un 328/2.maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656-688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.
Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne ve babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Türk Medeni Kanun"un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Diğer taraftan evlatlık müessesi Türk Medeni Kanun"un 305. ve müteakip maddelerinde düzenlenmiş olup, bu düzenlemelere göre evlat edinilen çocuk evlat edinen ana babadan doğmuş bir çocuğun hukuki statüsünü kazanır, evlatlık edinilen çocuk evlat edinenlerin kan ve kayın hısımlarıyla da hısım olur Tüm bu açıklamalardan sonra somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların evlat edinen ile evlatlık oldukları; 1991 doğumlu davacının Karabük Üniversitesi tarih bölümü öğrencisi olduğu, biyolojik annesi ile birlikte yaşadığı, davalıların Almanya"da yaşadıkları davalılardan S.."in 1325 Euro, Kazım"ın 1100 Euro emekli maaşı aldığı Almanya"da kredi ile alınmış dairelerinin ve araçlarının olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve davalıların gelir durumu, nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı, davalıların tespit edilen gelirleri ile mütenasip olmayacak şekilde biraz fazla olup, Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; davacının giderleri ve nafaka yükümlüsü davalıların geliriyle orantılı olacak şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.