3. Hukuk Dairesi 2013/18856 E. , 2014/3158 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADIYAMAN AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/09/2013
NUMARASI : 2013/308-2013/628
Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının azaltılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların 2012 yılında boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davalıya 2.600,00 TL yoksulluk ve müşterek çocuklar için (5 çocuk her biri için ayrı ayrı 350 TL) 1.750,00 TL iştirak nafakası olmak üzere toplam aylık 4.350,00 TL nafakaya hükmedildiğini; aynı kararda boşanma protokolünde belirtilen taşınmazların ve aracın müvekkili tarafından davalıya bırakıldığını ve müvekkili tarafından davalıya bırakılan arsa üzerinde 2012 Ocak tarihinden itibaren inşaata başlandığını, dava devam ederken iki dükkanın inşaat işinin bittiğini ve dükkanlardan birinin aylık 2.000,00 TL karşılığında kiraya verildiğini; davalı lehine kaydedilen taşınmazların getirisinin aylık 7.000,00 TL olduğunu; ayrıca Adıyaman Aile Mahkemesi"nin 2012/144 Esas sayılı dosyası ile reşit müşterek iki çocuklar lehine 4.000,00 TL yardım nafakasına hükmedildiğini; müvekkilinin kirada oturduğunu, çekmiş olduğu kredileri ödemekte zorluk çektiğini, davalı tarafın zenginleştiğini, müvekkilinin ise artan giderler nedeniyle fakirleştiğini belirterek davacının davalıya ödemiş olduğu nafakanın aylık 500,00 TL"ye indirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; eşiyle anlaşmalı olarak boşandıklarını, eşinin 1.sınıf noter olduğunu, ayrıca 100 dönüm fıstık ağacı ekili tarlasının olduğunu, eşinin üzerine kayıtlı 2 tane evin bulunduğunu, 2.000,00 TL kira gelirinin bulunduğunu, kendisinin üç dairesinin bulunduğunu ve 380,00 TL kira gelirinin olduğunu, iki katlı inşaatının bulunduğunu ve yüklü miktarda giderinin olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne; davalı için hükmedilen 2.600 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 1.000 TL"ye indirilmesine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK. 175.maddesi hükmü gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Müteakip 176/4. maddesine göre ise; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir”. Aynı şekilde 331.madde uyarınca; “Durumun değişmesi halinde hakim istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır”.
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir.
Somut olayda; yoksulluk nafakası tarafların özgür iradeleri ile protokole bağlanmış boşanma davasında da bu anlaşma mahkemece uygun bulunmuş, taraflar anlaşmalı olarak 27.01.2012 tarihinde boşanmışlar ve verilen karar temyiz edilmeyerek 13.02.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 25.01.2012 tarihli boşanma protokolünün 1, 2 ve 3. maddelerinde; davalı için 2.600 TL yoksulluk nafakası reşit olmayan her bir çocuk için aylık 350 TL iştirak nafakası ve reşit müşterek çocuklar içinse eğitim giderlerinin davacı tarafından karşılanacağı hükme bağlanmış olup, aynı şekilde dava dilekçesinde belirtilen taşınmazlar ve aracın davalı tarafa bırakılacağı belirtilmiştir.
Tarafların aralarında yaptıkları bu protokol hukuki niteliği itibari ile Medeni Kanun hükümlerinden kaynaklanmakta ise de; genel sözleşme hükümlerine tabidir. Buna göre taraflar, kanunun emredici nitelikte, kamu düzenine karşı ve genel ahlaka aykırı saymadığı hususlarda serbest iradeyle sözleşme yapabilirler. Türk Borçlar Kanununun 26. ve 27. (BK.19. ve 20.) maddelerine aykırı bulunmayan sözleşmede edimler arasındaki denge umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa ve yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemezse sözleşmeye hakim müdahale edebilir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının boşanma davasından sonra evlendiği, eşinin ev hanımı olduğu, İl"de 1.sınıf noter olarak görevine devam ettiği; reşit müşterek 2 çocuğu tarafından açılan yardım nafakası davası neticesinde eğitimleri devam ettiğinden bahisle toplam 4.000 TL yardım nafakasının ödenmesine karar verildiği; davalının boşanma protokolü uyarınca kendisine devredilen gayrimenkullerinin bulunduğu ve bunlardan gelir elde ettiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, taraflarca başlangıçta kabul edilen protokol hükmü uyarınca davalı için 2.600 TL yoksulluk nafakasının ve reşit müşterek çocukların eğitim giderlerinin davacı tarafından karşılanacağının hükme bağlanmış olmasına ve yine dava dilekçesinde belirtilen taşınmazların da davalı tarafa bırakılacağı belirtilmiş olmasına rağmen; boşanma kararının üzerinden henüz bir yılın geçtiği ve davacının ekonomik durumunda boşanma davası sonrası kayda değer ve onu yoksulluğa düşürecek bir değişikliğin olmadığı hususu dikkate alınmaksızın davalının gelir getiren gayrimenkullerinin bulunduğu ve ihtiyaçlarını büyük oranda karşılayacak gelire sahip olduğu kanaati ile nafakanın 1.000 TL"ye indirilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik durumlarının yeniden değerlendirilerek, hakkaniyet ilkesi de gözetilmek suretiyle yoksulluk nafakasının makul bir oranda indirilmesi yönünde karar vermek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.