3. Hukuk Dairesi 2013/18575 E. , 2014/3167 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4.SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2012
NUMARASI : 2011/450-2012/1008
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada, tarafların birlikte malik oldukları daireye, davacı paydaşın laminat parke, mutfak dolabı, duş teknesi yaptırdığı, iç ve dış kapılar için masraf yaptığı, dairenin aidatlarını tek başına apartman yönetimine ödediği, davalı paydaşın hissesine düşen kısmı ihtarname ile davalıdan talep ettiği ancak davalının ödemeye yanaşmadığı iddia edilerek; davacı paydaş tarafından yapılan masraflardan davalı paydaşın hissesine düşen toplam 6.176,85 TL"nin faiziyle birlikte tahsili talep edilmiştir.
Davalı paydaş, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, yapıldığı iddia olunan masrafların bilgisi dahilinde yapılmadığını, davacının ortak taşınmazı senelerce haksız olarak kendi uhdesinde tuttuğu, taşınmazdan tek başına faydalanarak kira geliri elde ettiği, bu nedenle yapıldığı iddia edilen masrafları isteme hakkının bulunmadığını, kaldı ki bu masrafların zorunlu gider kapsamında da yer almadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü cihetine gidilerek; daire için yapılan masraf bedeli olan 5.760,00 TL"nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, 416,85 TL aidat bedelinin ise 634 sayılı KMK"nın 20.maddesi hükmü gereğince aylık %5 gecikme tazminatının ödeme makbuzlarda ki ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; davacı paydaşın dava konusu daireye ait apartman aidatlarını yönetime ödeyip ödemediği, daire için masraf yapıp yapmadığı, aidatları ödemiş ve iddia ettiği masrafları yapmış ise bu masrafları yarı oranında davalı paydaştan talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak paydaşlardan biri ortak taşınmaza yönelik olarak yaptığı giderleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre diğer paydaşlardan talep etme hakkına sahiptir. Ancak taşınmaz mal müşterek halde kaldığı sürece diğer paydaşın mal varlığında bir fazlalık meydana gelmez. Paydaşın yaptığı giderlere ilişkin dava hakkı, yapılan giderlerin diğer paydaşların mülkiyetine geçtiği zaman doğar.
Bu bağlamda 02.02.1991 gün, 1990/1 E.-1991/1 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Buna göre mahkemece sağlıklı bir yargılamanın yapılabilmesi için öncelikle, dava konusu daireden tarafların birlikte yararlanıp yararlanmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Zira; dairede yalnızca davacı otuyorsa ya da davacı daireyi kiraya vermek suretiyle kendi tasarrufu altında bulunduruyorsa, diğer bir deyişle davalı paydaş, daireden faydalanamıyorsa davacı, davaya konu masrafları yapmış olsa dahi, davalı paydaşın zenginleşmesi henüz gerçekleşmediği için bu masrafları davalı paydaştan talep edemez.
Hal böyle olunca mahkemece; yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek öncelikle dava konusu taşınmazdan tarafların nasıl faydalandığı üzerinde durularak, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; yanılgılı değerlendirmeyle aidatların makbuzlarda ki ödeme tarihlerinden itibaren aylık %5 gecikme tazminatıyla birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Zira; taraflar birlikte ifa günü belirlememiş iseler muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur.
Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan temerrüde düşürülmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşen ister iyiniyetli, ister kötüniyetli olsun kendisinden iade talep edilmeden önce temerrüde düşmüş sayılmaz. Bu durumda borçlunun yani haksız mal edinenin ya bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir.
Buna göre somut olayda, aidatlar için de temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, ödeme tarihinden itibaren aylık %5 gecikme tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.