14. Hukuk Dairesi 2015/6104 E. , 2017/8769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.08.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 10.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili davacıya ait 133 ada 38 parsel sayılı taşınmaz yararına davalılara ait 133 ada 39, 41, 34, ve 33 parsel sayılı taşınmazların uygun görülecek kesiminden genel yola ulaşımını sağlayacak şekilde geçit kurulmasını istemiştir.
Davalı hazine vekili davanın reddini savunmuş, davalı ... davanın reddini savunmuş, davalı ... davaya bir diyeceği olmadığını belirtmiş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davalılar Hazine ve ... aleyhindeki davanın reddine, diğer davalılar aleyhindeki davanın kabulü ile, davacıya ait 133 ada 38 parsel lehine, 133 ada 33 ve 34 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine 18.11.2013 tarihli ekli krokide kırmızı boyalı (A, C, D,) harfleri ile gösterilen toplam 262,77 m2"lik kesimde geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, 133 ada 33 parsel sayılı taşınmaz maliklerinden davalı ... temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteleği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5 - 3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012 maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "irtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Yukarıdaki ilkeler doğrultusunda somut olaya gelince; yararına geçit hakkı kurulması istenen davacıya ait 133 ada 38 parsel sayılı taşınmazın güneyinde yer alan 133 ada 39 parsel sayılı taşınmazın mera niteliği ile hazine adına kayıtlı olduğu görülmektedir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki özel mülkiyete konu olmayacak meradan geçit yeri kurulamaz. Ancak, aleyhine geçit kurulan taşınmazlardan 133 ada 33 parsel sayılı taşınmazın ikiye bölecek şekilde geçit hakkı kurulduğu görülmektedir. Bu durum geçitle yükümlü kılınacak taşınmazın ekonomik ve geometrik bütünlüğünün bozulması gereği en az zarar verme ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine aykırılık oluştuğundan doğru görülmemiştir.
Mahkemece, öncelikle çevre yolları da gösterir pafta örneği getirtilerek taşınmaz başında yeniden yapılacak keşifte yol verme olasılığı olan tüm taşınmazlar yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda mevut kullanım durumlarına göre ayrıntılı olarak saptanmalı, en az zarar görecek yer belirlenmeli, denetime uygun rapor alınmalı, en uygun seçeneğin yeraldığı taşınmaz dava konusu değilse davaya dahil edilmeli ve oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.