3. Hukuk Dairesi 2013/18557 E. , 2014/3195 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : YÜKSEKOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2013
NUMARASI : 2010/14-2013/233
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, davalı şirkete ait enerji nakil hattından sarkan tele teması sonucunda yaralandığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere 4.000 TL maddi ve 1.600 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, esas yönünden ise olayla ilgili ceza davasının beklenilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Yerel mahkeme, 02.04.2008 günlü birinci kararında, olayda kuş yuvasını almak için elektrik direğine çıkan davacı küçüğün kusurunun, kusursuz sorumlu olan davalı şirket yönünden illiyet bağını kestiği gerekçesiyle davanın reddine hükmetmiş; bu karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesince, dava konusu olay nedeniyle davalı kurum görevlilerinin sanık olarak yargılandığı ceza davasının sonuçlanmasının bekletici mesele yapılmamış olması gerekçesiyle bozulmuş; Mahkeme bozmaya uyduktan ve bozma doğrultusunda yeniden inceleme ve araştırma yaptıktan sonra; alınan kusur konusundaki bilirkişi raporunda, davalı şirketin % 50 oranında kusurlu bulunduğu, Adli Tıp raporunda, davacı çocuğun % 37 oranında meslekte kazanma gücünü yitirmiş sayılacağının belirtildiği, hesap konusundaki bilirkişi raporuna göre de toplam zararın 72.501 TL. olduğu, dava dilekçesindeki 4.000 TL. maddi tazminat isteminin, bilirkişi raporundaki hesaplama esas alınarak sonradan ıslah yoluyla artırıldığı gerekçesiyle ve ıslahın geçerliliğini benimseyerek, 10.05.2013 günlü ikinci karar ile toplam 72.501 TL. maddi ve 1.600 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar vermiştir.
Uyuşmazlık; yerel mahkemenin birinci kararı ile ona ilişkin bozma ilamı, bozmaya uyularak verilen karar ve bozmanın içerik ve kapsamları itibariyle, birinci kararın bozulmasından sonra istek miktarı yapılan ıslahın geçerli olup, olmadığı; bu ıslah esas alınmak suretiyle hüküm kurulmasına usulen olanak bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlıkla doğrudan ilgisi bulunan, 04.02.1948 gün ve 1948/3 esas, 1944/10 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla kabul edilen, bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı yönündeki kural, HUMK. nun 84. maddesi (HMK. nun 177. maddesi) hükmüyle birlikte değerlendirildiğinde; bir davadaki istem/istemler hakkında mahkemece tahkikat (tarafların duruşmaya çağırılmaları, çekişmeli yönlere ilişkin delillerin toplanması, toplanan delillerin değerlendirilmesi) yapılarak, bunların ortaya koyduğu sonuç çerçevesinde bir hükmün kurulduğu ve Yargıtay"ın ilgili Dairesinin de, kurulan bu hükmü, herhangi bir nedenle usul ve yasaya aykırı görerek bozduğu hallerle sınırlı bir içeriktedir. Yerel mahkemenin, davadaki istemlerden biri veya daha fazlası hakkında açıklanan şekilde bir tahkikat yapmadığı, bu konuda olumlu veya olumsuz herhangi bir karar vermediği; kurulan hükmün de bu eksiklik nedeniyle bozulduğu durumlar, anılan kararın kapsamı dışında kalmaktadır.
Somut olayda; yerel mahkeme, 02.04.2008 günlü birinci kararından önceki aşamada davacının tazminat istemleri hakkında, yukarıda açıklanan şekilde, Kanunun öngördüğü nitelikte bir tahkikat yapmamış ve özellikle de bu konuda açıkça herhangi bir hüküm kurmamıştır. Dolayısıyla, HUMK. nun 84. (HMK. nun 177.) maddesindeki, ıslahın tahkikata tabi davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceğine ilişkin kuralın bu aşamada uygulama yeri yoktur. Bu yöndeki tahkikat, anılan hükmün Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin açıklanan gerekçesiyle bozulmasından ve bozmaya uyulmasından sonra yapılmış, bu tahkikatın sonucunda da 10.05.2013 günlü hüküm kurulmuştur. Başka bir ifadeyle, davacının maddi tazminat istemine ilişkin tahkikat evresi, 02.04.2008 günlü birinci karara yönelik bozmaya uyulmasından sonra başlamıştır. Dolayısıyla, davacının bu tahkikatın bitiminden önce, ıslah yoluyla davadaki talep miktarını artırması hukuken olanaklıdır. Varılan bu sonuç, 04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında yer alan "Bir Mahkeme kararının her ne sebeple olursa olsun temyizce bozulması sonunda mahkemenin bozma kararına uyması ile dava yeniden duruşma (muhakeme) safhasına girmiş olacağı cihetle duruşma henüz bitmemiştir." şeklindeki değerlendirmeyle de paralel niteliktedir(Bakınız aynı yöndeki HGK.nun 16.03.2005 günlü ve 2005/13-97 E. 2005/150 K., 15.03.2006 günlü ve 2006/9-21 E. 2006/72 K. sayılı ilamları).
Açıklanan bu duruma göre, davacı vekilinin, davadaki maddi tazminat istemi miktarını, o yöndeki bilirkişi raporunda yapılan hesaplama çerçevesinde, 09.05.2013 günlü dilekçeyle ıslah yoluyla artırması hukuken olanaklı ve yerel mahkemenin bu ıslahı esas almak suretiyle hüküm kurması yerindedir.
Bu itibarla, yukarıda yapılan açıklamalara göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 3.796.35 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 03.03.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.