Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/18928
Karar No: 2014/3341
Karar Tarihi: 04.03.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/18928 Esas 2014/3341 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/18928 E.  ,  2014/3341 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GÖKÇEADA ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
    TARİHİ : 19/07/2013
    NUMARASI : 2012/90-2013/80

    Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının indirilmesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı dilekçesinde; 10.04.2012 tarihinde boşandığı eşine, o günkü şartlarda, kendi rızasıyla aylık 2000 TL nafaka vermeyi kabul ettiğini; ancak, şuanki gelirinin bu nafakayı ödeyecek durumda olmadığını, etrafa borçlanmış vaziyette bulunduğunu ileri sürerek; nafakanın makul bir seviyeye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iyiniyetli ve dürüst davranmadığını, boşanma kararının 17.04.2012 tarihinde kesinleştiğini, üzerinden 6 ay kadar bir süre geçtiğini, altı ay önce kabul ettiği nafaka borcundan kurtulmak için iş bu davayı açtığını; davacının, emekli memur olup, halen emlakçılık yaptığını, lokanta da işlettiğini, durumunun iyi olduğunu; buna karşılık, davalının ise çaresizliğinin ve ihtiyaçlarının her geçen gün arttığını, aldığı nafaka ile geçimini sağladığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; "...her iki tarafın ekonomik ve sosyal durumu birlikte değerlendirildiğinde yıllardan beri boşanma davasının neticesini elde edebilmek için davacının mahkememize defalarca kez dava açtığı, artık boşanmak istediğinden mahkememizin 2011/85 Esas sayılı dosyasında talep edilen 2000 TL nafakayı ödemeyi kabul ettiği; ancak, tüm dosya kapsamı içeriği itibariyle davalının kazanmayı umduğu lokantanın kapanması ve işlerinde meydana gelen aksaklıklar nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan 2000 TL nafaka bedelinin davacının katlanmasını, özveri sınırının aşılması manasına geldiği, davalının da dosyada mevcut delillerden babasının vefatı nedeniyle yoksulluğunun azaldığı ve irad"ın tüm bu nedenlerle yeniden takdir edilmesi gerektiği, hakkaniyet ilkesi gereğince de tarafların mali durumları ayrı ayrı gözönünde bulundurularak açılan davanın kabulü ile nafakanın 1500 TL"ye indirilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur, gerekçesiyle" davanın kabulü ile, yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere ayda 1500 TL"ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    TMK.mad.176/lV hükmüne göre: “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”
    Yukarıda sözüedilen yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir.
    Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler. Fakat; sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır.
    Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile şartları oluştuğu takdirde artırılabilir veya azaltılabilir. Aksi düşünce “güven” ilkesine aykırı düşer. Zira davacının sözleşme (protokol) ile elde ettiği “statü”ye beslediği güven, davalı (borçlunun) sosyal ve ekonomik durumunun bu özel statüyü koruyacak seviyeden daha aşağı düşmediği (kötüleşmediği) veya hakkaniyet bunu gerektirmediği sürece sarsılıp boşa çıkarılamaz. Ancak sözleşmeyle kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın aradan çok az bir zaman geçtikten sonra indirilmesi isteminde bulunmak, hakkın kötüye kullanılması mahiyetini de arzedebilir.
    Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru (basiretsizliği vb.) ile mali imkanlarını zorlayan tarafın MK.nun 2.maddesinden yararlanması sözkonusu olamaz.
    Ancak, Borçlar Kanununun 19 ve 20. maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmede, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa (örneğin olağanüstü dalgalanmalarda edimler arasındaki denge alt-üst oluyor ve bu yüzden ifa aşırı derecede zorlaşıyorsa) güven sorumluluğu ve ivazsız iktisabın korunmazlığı ilkesi (MK.mad.2) gereğince sözleşme koşulları değişen maddi koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca, beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, nihayet, yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye Hakimin müdahalesi gündeme gelir.
    Tarafların mali durumlarının değişmesi, iradın arttırılması veya azaltılmasını gerektirebilir. Örneğin, alacaklının (davalının) yoksulluğu azalmış veya büsbütün ortadan kalkmıştır; ya da borçlunun (davacının) mali veya gelir durumu kötüleşmiştir. Burada, iradın takdirine (veya kararlaştırılmasına) esas olan şartları ortadan kaldıracak önemde bir değişiklik olması aranacaktır.
    Somut olayda, boşanma sürecinde (mahkemenin de kabulünde olduğu gibi) sırf boşanmayı sağlamak için, aylık 2000 TL nafakayı kabul eden davacının, çok kısa bir süre sonra, gelirinde azalma olduğundan ve işlerinin kötü gittiğinden bahisle, nafakanın indirilmesini istemesinin, iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı açıktır.
    Kaldı ki, davalının (nafaka alacaklısının) gözlerinden rahatsızlığı nedeniyle, bakıma muhtaç olduğu ve bakıcı gideri bulunduğu da gözetildiğinde; nafakada indirim yapılmasının hakkaniyete de aykırı olduğu kabul edilmelidir.
    O halde, yukarıda açıklanan maddi olay ve yasal düzenlemeler karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    Bundan ayrı, davanın kabul edilen miktarı üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, reddedilen kısmı üzerinden hesaplama yapılmış olması da doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi