3. Hukuk Dairesi 2013/18933 E. , 2014/3343 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : OLTU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2013
NUMARASI : 2010/160-2013/497
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 26.05.2008 tarihli "tutanak" başlıklı sözleşme ile dava konusu aracı haricen satın aldığını; karşılığında 1.700 TL nakit verdiğini, 3.500 TL"sini de iki ay sonra ödediğini, toplamda 5.200 TL nakit ödeme yaptığını; alım-satım bedelinden geriye kalan kısmınıda, davalının Oltu İş Bankasına olan kredi borcunu (9580 TL"yi) yatırmak suretiyle ödemiş olacağını; sözleşme hükümleri uyarınca, alım-satım sözleşmesinin yapıldığı tarihten sonraki maliye vergi borçlarının kendisi tarafından yatırılacağını, önceki tarihteki borçların ise davalı tarafından yatırılacağının kararlaştırıldığını; aracın devrinin kendisine yapılmadığını, bu nedenle, ödediği 5.200 TL nakit ile 6.634,80 TL kredi borcu ki toplam 11.834,80 TL"nin ve yaptığı masrafların tarafına iadesi gerektiğini iddia ederek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak üzere, 14.670 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dilekçesinde belirttiği gibi, dava konusu aracın 26.05.2008 tarihli sözleşme ile davacıya satıldığını; ancak, bu beyanının dışındaki iddiaların doğru olmadığını, araçla ilgili tüm masrafların, kredi taksitlerinin davalı müvekkili tarafından ödendiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; "Davacı, her ne kadar, sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirdiğini iddia etmiş ise de; dosya arasına alınan Maliye borçlarının kimin tarafından yatırıldığının belli olmaması, davacının bu hususta başkaca delil ibraz etmemesi, yine İş Bankasına yatırılan araç taksidinin bankaya yazılan müzekkere cevabı ile tespit edilememesi nazara alınarak; ayrıca, davacının araca yaptığı masrafları kendisinin kullanmakta olduğu süre zarfı içerisinde meydana gelen kaza nedeniyle yapıldığının anlaşıldığını; bu suretle ispat yükü kendisine düşen taraf olan ve iddiasını ispat edememiş olan davacı vekiline yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı yemin teklifinde bulunulmadığı gerekçesiyle" davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, taraflar arasında yapılan sözleşmede; "...otomobilimi E.. N.."na("9.580 TL İş Bankası taksidini ödemek kaydıyla" 3.500 TL"sini 15 Haziran 2008 tarihinde tahsil edeceğim.) Aracın banka borcu bitince E.. N.."na satışı vereceğim. Aracın 26.05.2008 tarihine kadar olan trafik, maliye gibi borçlarından M.. K.. sorumludur. 27.05.2008 tarihi itibariyle trafik-maliye gibi borçlarından E.. N.. sorumludur." ifadelerinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, sözleşme gereği davalıya ait banka kredi borcundan 6.634,80 TL"sini ödediğini; ayrıca, belirtilen tarihten sonraki Maliye borçlarını ödediğini iddia edip, bunlara ilişkin banka dekontu ve makbuzlar ibraz etmiştir. O halde; sözleşme içeriği gözetilerek, ödemelere ilişkin dekont ve makbuzların, davacı tarafından yapılmış ödemelere ilişkin olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, sözleşme hükümlerine göre yapılmış ödemelerin iadesinin gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı, dinlenen tanık beyanlarına göre; aracın davacı tarafından teslim alınması nedeniyle, davalıya 5-6 bin TL ödeme yaptığı ifade edilmiştir. Tanıkların bu beyanlarına niçin itibar edilmediği de gerekçeli kararda açıklanmamıştır. Asıl olan tanıkların doğru söylediğidir. Mahkemece, iddia, savunma ve tanık beyanları da gözetilerek oluşan sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, yemin, en son (çare) olarak başvurulacak bir ispat vasıtasıdır. Mahkemece; ispat yükü kendine düşen tarafın iddiasını veya savunmasını (başka delillerle) ispat edemediği kanısına varırsa, tarafa bu hususu açıkça bildirmek suretiyle, karşı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğunu hatırlatmalıdır. Tarafların sunduğu deliller yeterince değerlendirilip tartışılmadan, bu aşamada davacı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ve davacı tarafın yemin teklifinde bulunmaması da, davacıyı bağlayıcı olmayıp; davacının davasını ispat edemediği anlamına gelmez.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.