Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2
Karar No: 2018/923
Karar Tarihi: 18.04.2018

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2 Esas 2018/923 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2 E.  ,  2018/923 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “Endüstriyel tasarım hakkına tecavüzün önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/03/2013 gün, 2011/109 E., 2013/68 K. sayılı kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.12.2013 gün 2013/8889 E., 2013/23302 K. sayılı sayılı karar sayılı kararı ile:
    “…Davacı vekili: müvekkilinin 2010/3994 sayılı "ABİYE ELBİSE" tasarımının davalı tarafından izinsiz olarak taklit edilmek suretiyle piyasaya sürüldüğünü, taklit ürünlerden iki adedinin fatura karşılığında davalıya ait işyerinde satın alınmak suretiyle delil olarak dosyaya sunulduğunu, taklit ürünlerin kalite açısından vasıfsız görüntü açısından ise birebir kopya olduğunu, davalının eyleminin müvekkilinin tescilli tasarım hakkını ihlal mahiyetinde olduğunu, kötü üretim nedeniyle tasarıma olan güvenin zedelendiğini ileri sürerek, davalının ihlal eyleminin men ve önlenmesini, üretim araçlarına tedbiren el konulmasını, ürünlerin toplanarak imha edilmesini, 10.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminata hüküm olunmasını talep etmiştir.
    Davalı ... adına .... beyanında özetle; bu elbiseleri mağazalarında satmak üzere İstanbul .... TEKSTİL isimli ticari işletmeden satın aldığını, tasarımın harcıalem olduğunu, yeni olmadığını, bu konuda ayrıca İstanbul"da .... TEKSTİL ile aralarında dava bulunduğunu, imalatçı olmadıkları için tasarımın tescilli olduğunu bilebilecek durumda olmadıklarını, manevi ve maddi tazminattan sorumlu tutulamayacaklarını savunarak, davanın reddine karar verilmeni talep etmiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının davaya konu malları üretici firma olan .... TEKSTİL-....’dan satın alarak satışa arz ettiği, bir yıl içerisinde binlerce değişik ürün alıp satan tekstil ürünleri satıcılarının sattıkları her bir tekstil ürününün tescilli tasarım konusu olup olmadığını bilme ihtimallerinin bulunmadığı, bu yükümlülüğün ancak üretici firmalara yüklenebileceği, davalının sattığı ürünler yönünden böyle bir dikkat ve ihtimamın kendilerinden beklenemeyeceği, tasarım haklarının niteliği itibariyle marka haklarından farklı olduğu, bir satıcının satın aldığı ürünün markasının, gerçek üreticiye ait marka olup olmadığını inceleme ve bilme ihtimamını göstermesinin kendisinden beklenebileceği, ancak tasarımlar için aynı şeyin söylenemeyeceği, davalının .... TEKSTİL-...."dan aldığı aynı mallar yönünden zaten bu kişi aleyhine İstanbul 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi"nde dava açıldığı, davacının bu dosyadaki talebinin aynı mallar için mükerrer tazminat talebinde bulunduğu, ancak davacı söz konusu davayı açmasaydı bile davalı satıcıya olayda maddi tazminat sorumluluğu atfetmenin mümkün bulunmadığı, satıcıların tasarım ihlallerinden sorumluluğunun, daha ziyade hak sahibi tarafından önceden uyarılması veya tasarımın tescilli olduğunu bildiğinin, üreticiyi üretime teşvik ettiğinin veya üretimi kolaylaştırdığının iddia ve ispat edilmesi gibi hallerde söz konusu olabileceği, ancak davalı tarafta maddi tazminat sorumluluğunu gerektirecek durumlardan hiçbirinin bulunmadığı, BK 49 maddesi kapsamında davalının eyleminin hangi şekilde manevi zarara yol açtığı usulünce iddia ve ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının elinde bulunan korsan mallar itibariyle eyleminin tescilli tasarım hakkının ihlali olduğunun tespitine, ihlalin men ve önlenmesine, arama sırasında ele geçirilen 43 adet elbisenin imhası suretiyle ihlalin giderilmesine, maddi ve manevi tazminat talebi ile, davalının olaydaki sorumluluk derecesi, somut olayın özellikleri itibariyle ilan talebinin reddine, fazlaya ilişkin ve sair taleplerin reddine, karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, endüstriyel tasarım hakkına tecavüzün önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Mahkemece, davalının davacıya ait endüstriyel tasarım hakkına tecavüzün önlenmesine, tecavüz yoluyla üretilen elbiselerin imhasına, maddi-manevi tazminat ile ilana ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
    Ancak, 554 sayılı KHK 49/c bendine göre tecavüz halinde tecavüzün giderilmesi ve maddi-manevi zararın tazmini talep edilebilecektir. Aynı KHK 50. maddesine göre tecavüz fiilini işleyenin kusurlu olması halinde tasarım hakkı sahibinin zararının tazminine karar verilebilecektir. Bu nedenle sıradan olmayan "abiye elbiselerle" ilgili perakende satıcılık ticareti ile iştigal eden davalının yaptığı işi gereği tasarım hakkına tecavüz niteliğinde sayılabilecek eylemleri bilebilecek durumda ve kusurlu olduğunun kabulü gerekir.(C.Suluk, A.Orhan, Uygulamalı Fikri Mülkiyet Hukuku, Cilt 3, Tasarımlar, sayfa 463). Davalı bu eylemde kusursuz olduğunu kanıtlayacak herhangi bir delil ibraz etmediği gibi, olayda 554 sayılı KHK’nin 56. maddesinin uygulanması koşullarının bulunmadığı da anlaşılmıştır. Yine tecavüz edenin manevi tazminat ile sorumlu tutulabilmesi için davalı eylemi nedeniyle tasarım hakkı sahibinin ticari kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların varlığı yeterli olduğu halde, mahkemece 818 Sayılı BK 49. maddesi koşulları oluşmadığından bahisle manevi tazminat isteminin reddi dahi yerinde değildir.
    Bu nedenle, kararın maddi ve manevi tazminat ile ilan isteminin reddine yönelik davacının temyiz itirazı yerinde görülerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, endüstriyel tasarım hakkına tecavüzün önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulüyle, davalının elinde bulunan korsan mallar itibariyle eyleminin tescilli tasarım hakkının ihlali olduğunun tespitine, ihlalin men ve önlenmesine; maddi ve manevi tazminat ile ilân istemlerinin ise reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine karar Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulunda uyuşmazlığın esasının görüşülmesinden önce, davaya konu davacıya ait endüstriyel tasarım ile davalının dava dışı başka kişiden satın aldığı ürün görünümlerine ilişkin şekillere direnme kararında yer verilmesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “hükmün kapsamı” başlıklı 297’inci maddesine aykırı olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre yerel mahkeme direnme kararının usule uygun bir gerekçe taşıyıp taşımadığı, ayrıca dava dosyasında fiziki olarak bulunan ve hâkim imzalı şekilde taraflara tebliğe çıkarılan direnme kararı ile UYAP ortamında elektronik imzalı olarak kayıtlı bulunan direnme kararının birbirinden farklı olmasının HMK"nın "elektronik işlemler" başlıklı 445’inci maddesine aykırı olup olmadığı hususları ön sorun olarak ele alınıp incelenmiştir.
    Ön sorunun değerlendirilmesi için öncelikle mahkeme kararlarının niteliği ile gerekçeli kararın hangi hususları kapsayacağına ilişkin yasal düzenleme irdelenmelidir.
    01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nın “hükmün kapsamı” başlıklı 297’inci maddesi: Hüküm Türk Milleti Adına verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
    a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
    b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
    c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
    ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
    d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
    e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
    (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” şeklinde düzenlenmiştir.
    Hemen belirtmelidir ki, hükümler davayı esastan halleden ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır (HMK, m. 294).
    2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141’inci maddesi gereğince, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Hâkim, hükmün gerekçesini hazırlarken yargısal içtihat ve bilimsel görüşlerden yararlanabilir. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bulmalı ve hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve nedenlerini gerekçede açıklamalıdır. Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara 2011, 22. Bası, s. 472).
    Bu açıklamalar ışığında ön sorun incelendiğinde; mahkemece direnme kararının gerekçe kısmında davacıya ait endüstriyel tasarım ile davalının dava dışı başka kişiden satın aldığı ürün görünümlerine yer verilmiştir.
    Mahkeme kararlarında gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere kararın ekinde yer verebilir ise de hükmün gerekçe kısmında, yukarıda anılan yasal düzenlemelere uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüt yaşanmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir.
    Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarih, 2017/11-74 E. 2017/728 K. ve 05.04.2017 tarih, 2017/11-75 E., 2017/637 K. sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
    Bu durumda, mahkemece direnme kararının gerekçesinde davaya konu davacıya ait endüstriyel tasarım ile davalının dava dışı başka kişiden satın aldığı ürün görünümlerine yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297’inci maddesine uygun bulunamamıştır.
    Diğer taraftan, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) HMK’nın "Elektronik işlemler" başlıklı 445’inci maddesinin birinci fıkrasında “Adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir” şeklinde tanımlandıktan sonra dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hâllerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır denilmiştir. Anılan maddenin gerekçesinde, UYAP kapsamındaki tüm birimlerde her türlü yargısal, idari ve denetim faaliyetlerinin bu sistemle elektronik ortamda yürütüleceği belirtilmiştir.
    Karar tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin "UYAP"ın kullanılması" başlıklı 5’inci maddesi:
    " (1) Mahkemeler ve hukuk dairelerinin iş süreçlerindeki her türlü veri, bilgi ve belge akışı ile dokümantasyon işlemleri, bu işlemlere ilişkin her türlü kayıt, dosyalama, saklama ve arşivleme işlemleri ile uyum ve işbirliği sağlanmış dış birimlerle yapılacak her türlü işlemler UYAP ortamında gerçekleştirilir.
    (2) Daire başkanı, hâkim, üye, yazı işleri müdürü ve diğer personel iş listesini günlük olarak kontrol etmek ve yargılamanın bulunduğu aşamanın gereklerini yerine getirmekle yükümlüdür.
    (3) Mahkemelere ve hukuk dairelerine fizikî olarak verilen ve gönderilen her türlü evrak, elektronik ortama aktarılarak UYAP"a kaydedilir ve ilgili birime gönderilir.
    (4) Taraf ve vekilleri ile diğer ilgililer güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla mahkemeler veya hukuk dairelerine elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilirler.
    (5) Gelen evraktan sorumlu personel, UYAP üzerinden mahkeme veya hukuk dairelerine gönderilen ve iş listesine düşen belgeleri derhal ilgili kişiye ya da doğrudan dosyasına aktarır. Hâkimin onayını gerektiren evrak hâkimin iş listesine yönlendirilir.
    (6) Tutanak, belge ve kararlar elektronik ortamda düzenlenir ve gerekli olanlar ilgilileri tarafından güvenli elektronik imza ile imzalanır. Elektronik ortamda düzenlenen ve güvenli elektronik imza ile imzalanan evrak UYAP kapsamındaki birimlere elektronik ortamda gönderilir. Ayrıca fizikî olarak gönderilmez.
    (7) Teknik nedenlerle fizikî olarak düzenlenen belge veya kararlar, engelin ortadan kalkmasından sonra derhal elektronik ortama aktarılır, yetkili kişilerce güvenli elektronik imza ile imzalanarak UYAP"a kaydedilir ve gerektiğinde UYAP vasıtasıyla ilgili birimlere iletilir. Bu şekilde elektronik ortama aktarılarak ilgili birimlere iletilen belge ve kararların asılları mahallinde saklanır, ayrıca fizikî olarak gönderilmez. Ancak, belge veya kararın aslının incelenmesinin zorunlu olduğu hâller saklıdır. Elektronik ortama aktarılması imkânsız olan belgeler ise fiziki ortamda saklanır ve gerektiğinde fizikî olarak gönderilir.
    (8) UYAP üzerinden hazırlanmış ve güvenli elektronik imza ile imzalanmış evrakın dış birimlere elektronik ortamda gönderilememesi halinde; belge veya kararın fizikî örneği alınır, güvenli elektronik imza ile imzalanmış aslının aynı olduğu belirtilerek altı hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanmak sureti ile gönderilir
    (9) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter. Elektronik ortamda yapılacak işlemlerin, ertesi güne sarkmaması açısından saat 00:00"a kadar yapılması zorunludur.
    (10) Fizikî ortamda yapılan işlemlerde süre mesai saati sonunda biter.
    hükmünü içermektedir.
    Tüm bu düzenlemeler açık bir biçimde göstermektedir ki, mahkemelerce dava ve yargılama işlemlerine ilişkin olarak fiziki ortamda yapılan tüm işlemler elektronik ortamda UYAP kullanılarak gerçekleştirilir ve elektronik veriler UYAP"a kaydedilerek burada saklanır. Elektronik ortamdan fiziki olarak örnek çıkartılması gereken hallerde ise tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek altı hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanır ve mühürlenir (HMK, m. 445/3).
    Dava dosyasında ise fiziki olarak hazırlanıp, elle imzalanarak taraflara tebliğe çıkarılan direnme kararı ile UYAP ortamında elektronik imzalı olarak kayıtlı bulunan direnme kararının hüküm fıkraları aynı ise de gerekçe bölümleri birbirinden farklıdır. Bu durumda, yasal düzenlemelere uygun şekilde oluşturulmuş bir direnme kararından söz edilememektedir.
    Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan nedenlerle ve salt bu usuli eksikliklere dayalı olarak direnme kararının bozulmasına, bozma nedenine göre davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Direnme kararının yukarıda gösterilen usuli nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3’üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429’uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’nun 440’ıncı maddesi uyarınca tebliğden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.04.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi