Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/19317
Karar No: 2014/3386
Karar Tarihi: 05.03.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/19317 Esas 2014/3386 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/19317 E.  ,  2014/3386 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
    TARİHİ : 16/07/2013
    NUMARASI : 2012/281-2013/184

    Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili; 28/03/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının davacı şirketin ticari mahiyette ticarethane nitelikli 589422 referans numaralı abonesi olduğunu, taraflar arasında yapılan abonelik sözleşmesi gereği, davacının davalı şirkete elektrik enerjisi kullandırdığını, ancak davalı tarafın borcunu ödemediğini, yapılan icra takibine de haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalının itirazının yersiz olduğunu, tüketmiş olduğu elektrik miktarının davacı şirket kayıtlarında belli olduğunu, bu kayıtlardan bir örneğin icra dosyasına sunulduğunu, şirket kayıtlarının delil niteliğinde olduğunu, davalı tarafın kötü niyetli olarak borcunu ödemediğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %40"ından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı davaya cevap vermemiş ancak takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde davacıya böyle bir borcunun olmadığını belirtmiştir.
    Yargılama aşamasında alınan 17/04/2013 tarihli bilirkişi raporunda, davalı tarafından davaya konu faturaların ödenmediği, bu faturaların toplamının 30.748,55 TL, gecikme zammının 1.519,10 TL, gecikme zammı KDV’sinin 273,43 TL olmak üzere toplam 32.541,09 TL olduğu, davalının davacı şirkete ödemiş olduğu depozitonun güncellenmiş değerinin 6.273,49 TL olduğu, açma kapama ve diğer masraflar olan 2.311,93 TL"nin güncellenmiş depozito miktarından düşüldüğünde davalının depozito miktarının 3.961,56 TL olduğu bu miktarda asıl alacaktan düşüldüğünde (32.541,09TL - 3.961,56 TL = 28.579,53 TL) davacı alacağının 28.579,53 TL olduğunu bildirmiştir.
    Yerel Mahkemece davalı borçlunun 28.579,53-TL asıl alacak miktarına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin bu miktar asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, takibin devamına karar verilen asıl alacak miktarının % 40"ı oranında (11.432,00 TL) icra inkâr tazminatının davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık; aboneliği iptal ettirmedikçe abonenin kullandığı elektrik bedelinden abonenin sorumlu olup olmadığı ve zamanında ödenmeyen elektrik faturalarından dolayı tarife, yönetmelik ve taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri gereğince davacının elektriği kesmesi gerekirken kesmemesi nedeniyle davacının ana tüketim bedeli ile faiz ve gecikme zammından sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlığı giderecek meri mevzuat hükümlerinin incelenmesinde yarar vardır.
    09/11/1995 tarih, 22458 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 26. maddesine göre; aboneliğinin başlangıç tarihinin sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih olduğu, başka bir yere taşınacak abonenin taşınma tarihinden en az bir hafta önce şirkete yazılı olarak başvurarak sayaç değerinin okunmasını istemek zorunda olduğu, bir hafta içinde sayaç değeri belirlenmediği takdirde abonenin bildiriminin esas kabul edileceği, 38. maddeye göre idarenin faturalama dönemlerinde abone sayacının kaydettiği değeri mahallinde ve zamanında okuyarak faturalamaya esas olacak şekilde kayda geçirilmesinin esas olduğu, 50. maddeye göre fatura bedeli son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde 20 gün içerisinde Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, “bu tebligattan sonra fatura bedeli 10 gün içinde ödenmediği takdirde abonenin elektriği kesilir” hükmü getirilmiştir.
    25/09/2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24. maddesine göre; zamanında ödenmeyen borçlar başlığı altında “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir” şeklindedir.
    01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren ve 30/12/2012 tarihli 28513 sayılı Resmî Gazete ile 24/2. maddesindeki “kesilebilir” ibaresi “kesilir” şeklinde değiştirilen Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2. maddesine göre; “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir” söz konusu durum 2 gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.
    09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.
    Kaldı ki; taraflar arasında imzalanan 29/04/2011 tarihli Elektrik Satışına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesinin 5/d. maddesine göre; “Müşteri tahakkuk ettirilen fatura bedelini fatura veya ödeme bildiriminde belirtilen ödeme merkezlerine süresi içinde ödemekle yükümlüdür. Müşteriye tahakkuk ettirilen fatura bedeli, belirtilen son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde, şirket müşteriye bir kez daha bildirimde bulunur. Bu bildirime rağmen, fatura bedeli bildirimi takip eden 5 iş günü (dahil) içerisinde ödenmediği takdirde elektriği kesilir” hükmü yer almaktadır.
    HMK’nun 30. maddesine göre; yargılamaya hakim olan ilkelerinden birisi de usul ekonomisi ilkesidir.
    Somut olayda; davalı, davacının elektrik abonesidir. Davacı aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden sorumludur. Davacının; 28/06/2011, 28/09/2011, 29/11/2011, 27/10/2011/, 29/11/2011 dönemlerine ait elektrik tüketimine esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik ve sözleşme gereği elektriği kesmemesi davalı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi (tüketim bedeli olan ana borçtan) hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davacının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammı veya işleyecek yasal faizden müterafik kusuru nedeniyle indirimi gerektirir. Aksine düşünce davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki, bu da yukarıda bahsedilen usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder. Mahkemeler bir davadan başka bir dava üreten kurumlar olmadığı gibi hukukî uyuşmazlıkları nihaî olarak sona erdiren yargı mercileridir.
    Hal böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan Elektrik Tarifelerinin ilgili maddeleri uyarınca; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borcun) tamamından sorumlu olduğu açıktır. Ancak, Yönetmelik ve taraflar arasında imzalanan 29/04/2011 tarihli Elektrik Satışına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesinin 5/d. maddesine göre elektriğin kesilmesi gereken davalı abone tarafından oluşacak temerrüt tarihinin belirlenmesi ile bu tarihe kadar olan borcun ana para + gecikme zammı ve faizinin tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının Yönetmeliğin ilgili maddesi gereğince elektriği kesmemesinin sonucunun müterafik kusur teşkil edip edemeyeceği ve bununda ancak davalı için gecikme zammı ve faizden indirim sağlayıp sağlamayacağı hususlarının değerlendirilmesi sonucunda gerekirse bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca varılması ve uyuşmazlığın giderilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi