Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/19097
Karar No: 2014/3410
Karar Tarihi: 05.03.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/19097 Esas 2014/3410 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/19097 E.  ,  2014/3410 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MANAVGAT 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/05/2013
    NUMARASI : 2012/239-2013/211

    Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili dilekçesinde, davalının, taraflar arasındaki 23.01.2001 tarihli harici satış sözleşmesi ile dava konusu taşınmazı 15.000 TL bedel karşılığında davacıya satmayı taahhüt ettiğini, sözleşme gereği 8.000 TL"nin peşin , 2001 yılı aralık ayında ise 5.000 gulden( Hollanda florini) nin ödendiğini, bakiye bedelin ise 2002 yılı Mayıs ödenmesinin kararlaştırıldığını, 2002 yılı Mayıs ayında davacının bakiye bedeli ödeyip taşınmazın tapusunu vermesi istendiğinde davalının çeşitli bahanelerle davacıyı oyaladığını, taşınmazın tapusunu vermediğini, davacının Antalya 11.Noterliğinin 15.03.2012 tarih 07132 yevmiye nolu ihtarnamesi ile taşınmazın tapusunun verilmesi aksi halde ödenen paraların tahsilini istediğini, davalının 23.03.2012 tarihli cevabi ihtarnamesi ile harici satış sözleşmesinin şekil ve süre yönlerinden geçersiz olduğunu, belirtilen bedellerin tutarsız ve gerçek dışı olduğunu belirttiğini, davalının bu cevabi ihtarnamesi ile sözleşme gereğini yerine getirmeyeceği, taşınmazın tapusunu müvekkiline vermeyeceğinin kesinleştiğini ileri sürerek , davalıya 23.11.2001 tarihinde ödenen 8.000 TL ile 24.12.2001 tarihinde ödenen 5.000 Hollanda Florininin denkleştirici adalet ilkesine göre ifanın imkansız hale geldiği 23.03.2012 tarihdeki karşılıklarının tespiti ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 20.000 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah ile talebini 39.640,58 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili dilekçesinde; taraflar arasındaki harici sözleşmenin geçersiz olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, zamanında istenmediği için zararın artmasına kendi kusuruyla sebep olan davacı taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 39.640,58 TL"nin 23.03.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Somut olayda, satış tarihi itibariyle tapulu olan dava konusu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (TMK.nun 706, BK.nun 213, Tapu K.nun 26 ve Noterlik K.nun 60. maddeleri). Bu durumda taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlüdürler. Hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle sebepsiz zenginleşmenin kapsamını tespitteki ilke ve esasların açıklanmasında yarar vardır.
    Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
    Hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır.
    Diğer yandan, iadenin kapsamını belirlemede geçersiz sözleşmenin artık ifa edilemeyeceğinin öğrenildiği zamanda önem arz eder. İade hakkını kullanmakta geciken alacaklı kendi kusuru ile artan zararını iade borçlusundan isteyemez.
    Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, davacı tarafından ödenen 8.00TL ve 5.000 Hollanda Florini karşılığı 2.935,60 TL"nin toplamı 10.935,60 TL"nin dava tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkesi gereğince ulaştığı değerin 28.704,98 TL olduğu, asıl ve ulaşılan değer toplamının 39.640,58 TL olduğunun belirlendiği görülmüştür. Buna göre, davacı tarafından ödenen bedellerin mükerrer ve dava tarihi itibariyle ulaşacakları değerin hesap edilmiş olması karşısında, alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya uygun ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
    Hal böyle olunca; mahkemece, taraflar arasındaki harici sözleşme nedeniyle davacı tarafından ödenen bedellerin, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği tarih itibariyle, enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında, önceki bilirkişi dışında oluşturulacak uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlemesi ve bu miktara hükmedilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi