21. Hukuk Dairesi 2014/8140 E. , 2015/5299 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/06/1997-16/01/2009 tarihleri arası eksik bildirilen sürelerin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 21/04/2005-04/04/2007 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de, çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı tarafından 04/04/2007 tarihli işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiği, 04/04/2007-16/01/2009 arası çalışmaların tamamının davalı tarafından bildirildiği, davalı şirketin 1991 tarihinde tescil edildiği, 2004 yılında ünvan değişikliğine gittiği ve yeni ünvanıyla 21/04/2005 tarihinde kanun kapsamına alındığı, bordro tanığı olarak dinlenen şahıslar fiili çalışmayı doğrulamışlarsada,hüküm altına alınan dönem itibariyle bildirimlerinin bulunmadığı, yine kolluk aracılığıyla tespit edilen komşu işyeri tanığının da fiili çalışmayı doğruladığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, hüküm altına alınan dönem itibariyle bildirimleri bulunmayan tanıklarla, komşu işyeri tanığı fiili çalışmayı doğrulamışlar ise de, hizmet tespiti davaları kamu düzenine ilişkin olup, özel bir duyarlılıkla görülmesi gerekektedir. Öncelikle davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış bordro tanıkları tespit edilip dinlenmelidir. Bordro tanığı bulunamaz veya beyanları yeterli olmaz ise, bu defa komşu işyeri tanığı dinlenmesi cihetine gidilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu hususlar dikkate alınmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; öncelikle hüküm altına alınan Nisan/2005-Nisan/2007 tarihleri arası dönemi kapsayacak şekilde Kurumdan dönem bordrolarını getirtmek, bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, bordro tanığı bulunamaz veya beyanları yeterli görülmezse daha önceden dinlenen komşu işyeri tanığının fiili çalışmayı doğruladığı hususu dikkate alınarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.