20. Hukuk Dairesi 2017/7803 E. , 2017/8485 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi, 2280 ada, 45 parsel sayılı taşınmazın ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/84 E. - 2014/184 K. sayılı kararı ile 3748 m² bölümünün tapusunun iptali ile tescil dışı bırakıldığını, iptal edilen yere ilişkin hiçbir bedel ödenmediği gibi geriye kalan arazinin de değerinin düştüğünü, dava konusu taşınmazın konum olarak şehir merkezinde, etrafı lüks villa ve malikanelerle çevrili, yakınında ... alışveriş merkezi ve ... ... Otelinin bulunduğu, denize sıfır bir yerde tek parselde 8220 m² bir bütün olarak bulunduğunu, ancak tescil dışı bırakılan kısım gidince arazinin kalan kısmının özelliğini ve imar durumu itibari ile elverişliliğini ve büyüklüğünü yitirdiğini, zira bir kısmının tescil dışı bırakılması sonucu kalan kısmın her türlü malikane otel, alışveriş merkezi yapılabilme özelliğini yitirdiğini belirterek, ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/84 E. - 2014/184 K. sayılı kararı ile tescil dışı bırakılan 3748 m²"lik bölümün rayiç bedelinin tespit edilerek 10.000.000,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, tescil dışı bırakılan 4472 m² alanda meydana gelen değer kaybı için 100.000,00.-TL kısmının yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine,
1) 8.121.130,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve davacı tarafından katılma yolu ile istinaf edilmekle, ... Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekili ile davalı vekilinin diğer istinaf isteklerinin HMK"nın 353/1. Fıkra (b-1) bendi uyarınca reddine, tazminata yönelik istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/1 fıkra, (b-2) bendi gereğince kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2) İlk derece mahkemesi olan ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/409 E. - 2016/345 K. sayılı 29/11/2016 tarihli kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
- Davanın kısmen kabulü ile 1.982.460,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava,TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir
... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/11/2016 gün ve 2015/409 Esas - 2016/345 Karar sayılı davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararına karşı, davalı Hazine ve davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu karar aleyhine davacı ve davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesi; [...Yargıtay HGK’nın 2010/10-550 E. - 2010/561 K. sayılı 03/11/2010 tarihli kararında harçla ilgili olarak “Dava harca tâbi değilse ya da harçtan muaf ise aleyhine açılan dava nisbi harca tâbi bir dava olsa dahi başlangıçta maktu harç alınıp yargılamaya devam edilebilmeli; sonuçta hükmedilmesi olanağı bulunmayan nispi harcın peşin miktarının yatırılmış olması aranmamalıdır.”, vekalet ücretiyle ilgili olarak ise "dava esas itibariyle maktu harca tabi bir dava olmayıp yukarıda açıklanan nedenle maktu harç alındığında davanın niteliği gereği hükmedilmesi gereken avukatlık ücretine de bir etkisi olmayacak nispi harca tabi davada hangi avukatlık ücretine hükmedilecek ise yine aynı avukatlık ücretine hükmedilecektir." denmiştir. Bu nedenle başlangıçta maktu karar ve ilam harcı alınmak suretiyle harç tamamlanmaksızın davaya devam edilmesi usul ve yasaya uygun olup buna karşılık vekalet ücreti nispi tarife üzerinden hesaplanmıştır....] şeklindedir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tâbi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır" hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava edilen değer üzerinden nisbi tarifeye göre dava harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi dava harcının nisbi alınması gerekir. Dava edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde toplam 10.100.000,00.-TL tazminat talebinde bulunmuş, ancak maktu harç yatırmış,istinaf mahkemesince de; “Yargıtay HGK’nın 2010/10-550 E. - 2010/561 K sayılı 03/11/2010 tarihli kararında harçla ilgili olarak “Dava harca tabi değilse ya da harçtan muaf ise aleyhine açılan dava nisbi harca tâbi bir dava olsa dahi başlangıçta maktu harç alınıp yargılamaya devam edilebilmeli; sonuçta hükmedilmesi olanağı bulunmayan nispi harcın peşin miktarının yatırılmış olması aranmamalıdır” gerekçesi ile harç tamamlanmadan duruşmaya devamla hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava değeri üzerinden nisbi harcı ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden, aksi halde dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden nispi tarifeye göre dava harcı ödenmesi halinde davaya devam olunarak hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan davaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ve davacının temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliyesi Mahkemesi kararının, 6100 sayılı HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/10/2017 günü oy birliği ile karar verildi.