21. Hukuk Dairesi 2014/26346 E. , 2015/5439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 05.05.1993 - 02.01.2002 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalı işyerinde 05.05.1993 – 02.01.2002 tarihleri arasında 3122 gün çalıştığı, bu çalışmasının 1789 günün kuruma bildirildiği, bunun dışında dava dışı 1013162 sicil numaralı işyerinden 37 gün, 1031043 sicil numaralı işyerinden 7 gün ve 1025438 sicil numaralı işyerinden 20 gün olmak üzere dava dışı işyerlerinden toplam:64 gün sigortalı çalışmasının bildirildiği gözetildiğinde davacının davalı işyerinde bildirilmeyen gün sayısının 1265 olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Usuli kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.,) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde Yargıtay"ın temyiz eden tarafın yararına olarak verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme artık, temyiz eden tarafın önceki bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir.
Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır.
Somut olayda; Mahkeme tarafından, 16.11.2012 tarih, 2012/609 - 762 sayılı karar ile, davanın kabulü ile, davacının davalı işyerinde 01.05.1993 – 31.12.2001 tarihleri arasında 3056 gün sigortalı çalışması olduğunun ve bu süreden 1205 gününün kuruma bildirilmediğinin tespitine hükmedilmiştir. Karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dairemiz tarafından 12.03.2013 tarihinde, 2012/23451 E. - 2013/4405 K. sayılı ilam ile, eksik araştırma ile karar verildiği belirtilmiş ve eksik bildirilen sürelerin tespiti için yapılması gereken işlemler gösterilerek hüküm bozulmuştur.
Bozmadan önce verilen mahkeme kararında, davacının 01.05.1993 – 31.12.2001 tarihleri arasında 3056 gün sigortalı çalışması olduğu ve bu süreden 1205 gününün kuruma bildirilmediğinin tespitine karar verilmiştir. Kararın davacı tarafından temyiz edilmemiş olması karşısında davalılar yararına "usulü kazanılmış hak" doğmuştur. Yine Dairemizce kararı temyiz etmeyen davacı yararına karar bozulmamış, "aleyhe bozma yasağı" gözetilerek davalılar yararına bozulmuş ve bozma kararında da "davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır" ibaresi açıkça yazılmıştır.
O halde Mahkemece bozma kararına uyulmuş olması nedeniyle davalıların daha aleyhine olan bir hüküm kurulmaması gerekmektedir.
Buna rağmen yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; toplanan delillere göre, usulü kazanılmış hak ilkesini de gözeterek, davalılar yönünden Mahkemenin 16.11.2012 tarih, 2012/609 - 762 sayılı kararı ile hüküm altına alınan tespitten daha aleyhe olmayacak şekilde yeniden hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."ne iadesine, 17.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.