
Esas No: 2017/14936
Karar No: 2018/17440
Karar Tarihi: 09.07.2018
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/14936 Esas 2018/17440 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalı bünyesindeki el dokumaları atölyesinde 1998 yılından itibaren çalışmaya başladığını, iş akdinin 22.05.2014 tarihinde haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, davacının son tarihe kadar belirsiz süreli iş akdi ile çalıştığını, 2002 yılına kadarki çalışmalarının yaptığı iş karşılığı sigortalı gösterildiğini, sonrasında ise sürekli sigortalı olduğunu, davacı işçinin iş akdinin davalı tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığının işverence de kabul edilerek karar altına alındığını ve davacıya bu kararın tebliğ edildiğini, davacının çalışması boyunca her gün 08:00 ila 19:00 saatleri arasında çalışma yaptığını, yine senede en az 15 gün il dışında sergi, fuar gibi etkinliklere katıldığını, bu dönemlerde sabah 08:00 ila gece 24:00 arasında çalışma yapıldığını, davacının çalıştığı süre boyunca ulusal bayram ve genel tatillerin tamamında çalıştığını, davacının 2012 yılı Aralık ve 2013 yılı Ocak aylarına ait ücret alacağının bulunduğunu beyan ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin alacağı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil alacağı ve ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının da aralarında bulunduğu işçilerin parça başı ücret alacağını imzalamayı reddettiklerini, işletmenin iki yıldır zarar etmesi ve işçilerin sabit ücretle verimli olamamaları nedeniyle iş akdinin feshedildiğini, davacının büro elemanı değil çözgü sorumlusu olduğunu, feshin hukuka uygun olmasının yanında davalı işverenin uzun süredir çalışan personelini düşünerek kıdem ve ihbar tazminatı ödeme kararı aldığını, davacıya ve diğer işçilere ödeme yapılacağının iadeli taahhütlü yazı ile bildirildiğini, davacı işçinin yıllık izinlerini kullandığını, bu hususun davacı tarafından verilen izin dilekçeleri ve puantajlarla sabit olduğunu, bir kişinin uzun yıllar izinsiz çalışmasının mümkün olmadığını, davacının haftalık 45 saati aşlan bir çalışmasının olmadığını, istisnaen ve davacının isteği doğrultusunda fuarlarda görev verildiğini, davacının çalışmasının yoğun olmadığını, il dışı görevlendirmeleri nedeniyle davacıya harcırah ödemesi yapıldığını, masrafların davalı işverence karşılandığını, il dışı görevlendirmelerinde normal mesaiyi aşan bir çalışma olmadığını, tüm işçi alacakları için brüt ücretin kullanılamayacağını örneğin yıllık izin alacağının net ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, davanın kısmi olarak açılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Dosya içeriğine göre, fazla çalışma ücret alacağı bilirkişi tarafından, günlük ara dinlenme süresi düşüldükten sonra davacının ortalama 10 saat, ayda bir hafta, hafta sonu çalıştığı kabul edilerek ayda 220 saat çalıştığı, bunun sonucu olarak da aylık 40 saat ve haftalık 10 saat fazla çalışma yaptığı, şehir dışı görevlerinin olduğu 25 günde ise günlük 15 saat fazla mesai yaptığı, normal günden 3.5 saat daha fazla çalıştığı değerlendirilerek hesap yapılmıştır. Ancak Mahkemece, tanık beyanları ile günlük çalışma süresi belirlendikten sonra, yasal ara dinlenme süreleri mahsup edilerek, davacının günlük çalışma süresi ve davacının haftada kaç gün çalıştığının tespiti ile haftalık 45 saati aşan çalışmasının olup olmadığı hesap edilerek fazla mesai alacağına hükmedilmelidir. Yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı, ücretin asgari ücrete oranlanması suretiyle elde edilen katsayıya göre bulunan dönemsel ücret esas alınarak hesaplanması gereklidir. Mahkemece bu husus gözetilmeden davacının son ücreti esas alınarak talep edilen alacak hakkında hüküm kurulması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.