16. Hukuk Dairesi 2016/17822 E. , 2017/3008 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı Hazine adına kayıtlı bulunan eski 119 ada 50 parsel sayılı 5.457,86 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada parsel numarasıyla ve 1.558,06 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 119 ada 49 parsel sayılı 2.751,36 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada parsel numarasıyla ve 5.404,00 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı Hazine, uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin davalıya ait taşınmazdan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli 119 ada 49 parsel sayılı taşınmazın uygulama tespiti gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli 119 ada 49 ve 50 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki sınırın orman tahdit sınırı olup uygulama kadastrosu sırasında bu sınırın aynen korunduğuna ilişkin teknik bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, anılan teknik bilirkişi raporu ve buna dayanılarak varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazların öncesi, 1989 yılında kadastro tespiti yapılan 119 ada 15 parsel sayılı 18090 metrekare yüzölçümlü taşınmazdır. Bu taşınmazın bir bölümünün orman tahdit sınırları içinde kaldığı iddiasıyla Orman İdaresi tarafından açılan tespite itiraz davası sonucunda taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 5.457.86, (B) harfi ile gösterilen 324,16 metrekarelik bölümünün orman vasfi ile Hazine adına, (C) harfi ile gösterilen 9.556,62 ve (D) harfi ile gösterilen 2.751,36 metrekarelik bölümlerinin davalı ... adına tesciline karar verilmiş ve hüküm 1993 yılında kesinleşmiştir. Mahkeme kararı ve dayanağı teknik bilirkişi raporuna uygun olarak yapılan ifraz sonucunda (A) harfi ile gösterilen bölüm 50 parsel, (B) harfi ile gösterilen bölüm 51 parsel adı altında orman vasfı ile (C) harfi ile gösterilen bölüm 15 parsel, (D) harfi ile gösterilen bölüm de 49 parsel adı altında tarla vasfı ile tescil edilmiştir. Bölgede yapılan uygulama kadastrosu sonucunda ise eski 119 ada 50 parsel sayılı taşınmaz 5.457,86 metrekare yüzölçümünde iken, aynı ada parsel numarasıyla ve 1.558,06 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 119 ada 49 parsel sayılı taşınmaz 2.751,36 metrekare yüzölçümünde iken, aynı ada parsel numarasıyla ve 5.404,00 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Ada raporunda ve uygulama tutanağında parsel sınırlarının takometrik olarak oluşturulduğu ve 49 ile 50 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki sınırın geçerli sınır niteliğinde olup, değişmediği belirtilmiştir. Ne var ki, hükmen oluşan ifraz krokisinde orman vasfındaki 50 sayılı parsel, davalı adına olan 15 ve 49 parsel sayılı taşınmazların arasında yer almaktayken uygulama kadastrosu sonucu oluşturulan krokide 50 sayılı parsel ile batısındaki 49 sayılı parselin parsel numaraları ters yazılmak suretiyle parsellerin yeri değiştirilmiştir. Başka bir anlatımla fiilen zeminde tarla vasfında olan ve orman tahdit sınırının dışında kalan 49 parsel sayılı taşınmaza "50" sayısı yazılarak orman yapılmış, orman tahdit sınırı içinde kalan orman vasfındaki taşınmaza ise "49" sayısı yazılarak tarla yapılmış ve mülkiyet nakline sebebiyet verilmiştir. Uygulama kadastrosunun amacı, mülkiyet ihtilaflarını canlandırmak ve çözmek değil; tesis kadastrosu sırasında yapılan teknik hataları belirleyerek gidermek ve kadastro paftalarını zeminle uyumlu, uygulanabilir, teknik ihtiyaçlara cevap verir ve güvenli hale getirilmektir. Hal böyle olunca, Mahkemece hükmen oluşan pafta mahallinde zemine uygulanarak parsel numaralarının önceki mahkeme kararına uygun olarak belirlenmesi, uygulama kadastrosu sırasında hükmen oluşan ifraz krokisine uyulup uyulmadığının denetlenmesi, bundan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek yazılı gerekçe ile karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.