3. Hukuk Dairesi 2013/19127 E. , 2014/3680 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR 9. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2013
NUMARASI : 2012/920-2013/536
Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 1995 yılında boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davalı için yoksulluk nafakasına hükmedildiğini müvekkilinin bu nafakaları eksiksiz ödediğini, ancak zaman içinde tarafların maddi durumlarında çok ciddi değişiklikler meydana geldiğini, müvekkilinin bu dönemde emekli olduğunu, maaşının neredeyse yarı yarıya düştüğünü, müvekkilinin ayrıca bu dönemde yeniden evlendiğini belirterek, davalıya ödenmekte olan aylık 230 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; boşanma kararı ile hükmedilen yoksulluk nafakasının artışlarla birlikte 230 TL olduğunu, müvekkilinin çalışmadığını ve geçimini ailesinin desteği ile sağladığını ekonomik durumunda çok ciddi bir değişikliğin olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656 E.-688 K.sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Somut olayda; davacının kolluk araştırmasına göre emekli polis memuru olduğu, 1.100 TL emekli maaşı aldığı evinin ve aracının olduğu tespit edilmiş; ancak davacının bu tespite itiraz ederek evinin olmadığı, eşi ile birlikte kirada oturduğu yönünde beyanda bulunulduğu; davalının ise, ev hanımı olduğu, üzerine kayıtlı evinin olduğu kızı ile birlikte oturduğu anlaşılmaktadır.
Davalının eline geçen gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davacının, emekli olması nedeniyle ekonomik durumundaki kötüleşme ise; nafakanın kaldırılmasına değil, artırılması veya azaltılmasına etki edecek olgulardandır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; davacının, emekli olması nedeniyle aldığı maaş ve malvarlığının tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edildikten sonra; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, şartlar mevcutsa TMK"nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.