1. Hukuk Dairesi 2014/18387 E. , 2015/3827 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : AKYAZI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2013
NUMARASI : 2012/470-2013/356
Taraflar arasındaki davadan dolayı Akyazı Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 03.05.2013 gün ve 2012/470 esas 2013/356 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 07.05.2014 gün ve 7608-9382 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava; ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu 110 ada 46 parsel sayılı taşınmazın rızası dışında davalı tarafından kullanıldığını, Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/385 E-2010/153 K sayılı dosyası ile açtığı elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabul edildiğini, ancak davalı tarafından yaptırılan binanın beton temelinin halen arsa üzerinde durduğunu, 31.01.2007 tarihinden bu yana taşınmazdan yararlanamadığını ileri sürerek dava tarihinde kadar geçen dönem için 33.000,00-TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın 438,70 m2"lik kısmının davalı tarafından haksız olarak kullanıldığı, Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/385 E-2010/153 K sayılı ilamı ile 30.03.2010 tarihinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın giderildiği, davacının ancak bu tarihe kadar ecrimisil isteyebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacının temyizi üzerine Dairece onanmıştır.
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporunun, somut bilgi ve belgeye dayanması, tarafların ve hakimin denetimine açık olması, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, mahkemece yapılan keşif neticesinde bilirkişilerce düzenlenen rapor yukarıda belirtilen ilke ve usullere aykırı olduğundan hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki, davacı tarafından sunulan emsal kira sözleşmeleri bilirkişilerce değerlendirilmediği gibi, Gelir Vergisi ve Emlak Vergisi Kanunlarının ilgili maddelerine atıf yapılarak taşınmazın arsa değeri üzerinden ecrimisil hesaplanması doğru değildir. Öte yandan, elatmanın önlenmesi davaları taşınmazın aynına ilişkin olup, bu tür kararlar kesinleşmeden infaz edilemeyeceğinden, Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/385 E-2010/153 K sayılı kararının kesinleşme tarihine kadar (23.12.2010) belirlenecek ecrimisil yerine, karar tarihine (30.03.2010) kadar ecrimisile hükmedilmesi de isabetsizdir.
Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilke ve usul çerçevesinde taraflarca sunulan/sunulacak emsal kira sözleşmelerinin değerlendirilip, bu emsaller ile dava konusu taşınmazın karşılaştırması yapılarak bilirkişilerce ilk dönem (31.01.2007) ecrimisil miktarı belirlenmesi, sonraki yıllar için ise ÜFE artış oranı uygulanmak suretiyle ecrimisil miktarı hesap edilerek, bu miktar üzerinden (23.12.2010 tarihine kadar) ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Değinilen bu husus karar düzeltme istemi üzerine yapılan inceleme sonucunda anlaşıldığından, davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 07.05.2014 tarihli, 2014/7608 E., 2014/9382 K. sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 03.05.2013 tarihli ve 2012/470 E., 2013/356 K. sayılı kararının açıklanan nedenden ötürü BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,19.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.