4. Hukuk Dairesi 2016/4619 E. , 2016/11035 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar .. ve diğerleri aleyhine 01/12/2002 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/12/2008 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi bir kısım davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davalılar .. 18/12/2001 tarihli yazıyla ilgili temyiz itirazları yönünden;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve davaya konu yazının 18/12/2001 tarihli olmasına rağmen hüküm fıkrasında sehven 20/12/2001 olarak gösterilmesinin maddi hatadan kaynaklandığının anlaşılmasına göre davalılar .. . ve ...’in .. 18/12/2001 tarihli yazısı ile ilgili hükmün 1/C bendindeki karara yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalılar ... ve ...nin Yeni .. 15/12/2001 ve 16/12/2001 tarihli yazılar ile .. 18/12/2001 ve 20/12/2001 tarihli yazılara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, .. tarihli .. haber ve muhtelif köşe yazılarında hakkında bir çok karalayıcı haber yapıldığını, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu bir kısım yazılarda kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
.. başvuru no"lu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, .. 10. maddesinin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,...” ifade etmektedir. Mahkeme aynı ifadeleri 69698/01 ve 16354/06 başvuru no"lu kararlarında da tekrar etmiştir.
Davacı dava dilekçesinde, iki dönem üst üste belediye meclisi üyeliği yaptığını, görev alanında bulunan taşınmazın ticaret merkezi alanı olarak belirlenmesi ve .. muhafazası yolundaki karar ve uygulamalara karşı durduğunu, bu nedenle hakkında .. tarihli .. haberler yapıldığını, bu haberlerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu iddia etmiştir.
Davaya konu edilen yazılar incelendiğinde; anlatılan olayların ve kullanılan ifadelerin toplumun bilgi edinme ve basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, haberlere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, söz konusu yazıların eleştirel özellik taşıdığı, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, ifade özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamaya gerek olmadığı, davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı, bu kapsamda haber altında yapılan yorumların da değer yargısı niteliğinde olguya dayalı yorum olduğu sonucuna varılarak istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulü doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalılar .. ve ...’in .. 18/12/2001 tarihli yazısına yönelik temyiz itirazlarının ise (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.