11. Hukuk Dairesi 2019/1715 E. , 2020/59 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADIN
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 11/02/2019 tarih ve 2016/198-2019/93 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı ile 30/06/2004 tarihli acentelik sözleşmesi akdedildiğini, davalının acentelik sözleşmesinin feshedilerek vekillikten azledildiğini, bu hususun kendisine Beyoğlu 5.Noterliğinin 02/05/2011 tarih ve 09337 yevmiye nolu fesih ihtarnamesiyle bildirildiğini, acentelik münasebeti dolayısıyla vadesi gelmiş borcun ödenmesi, vadesi gelmeyenlerin ise vadesinde ödenmesi için davalıya ihtarname çekildiğini, davalının acentalık faaliyetinden doğabilecek borçlarından dolayı Kavaklı Köyü Çukurbosna çiftliği mevkiinde kain taşınmazının 50.000 TL bedelle şirketleri lehine ipotek verildiğini, yapılan ihtarlara rağmen vadesi gelmiş borçların ödenmediğini, davalı borçlu aleyhine alacağın tahsilini teminen İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2012/4706 E.sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, davalının kısmi itirazda bulunduğunu, borcun 1.975 TL"sini kabul ettiğini, bu kısım için icra dosyasına ödeme yaptığını, kalan kısmı için de itiraz ederek takibi durdurduğunu bildirerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalı borçlunun alacağın %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Sigorta Acentaları Yönetmeliğinin 14 maddesi gereğince sigorta şirketi ile sigorta acentesi arasında 3 ayda bir hesap mutabakatı yapmasının zorunlu olduğunu, davacının hesap mutabakatı yapmadığını, iptal edilen poliçelerin cari hesaba eklendiğini, iptal edilen poliçelerin sanki sigorta sözleşmeleri yürürlükteymiş gibi haksız olarak müvekkilinin cari hesabına borç olarak kaydedildiğini, TTK"ya göre sigorta primi tahsil edilmedikçe sigorta şirketinin sorumluluğunun başlayamayacağını, taksitli tanzim edilmiş poliçelerde, sigortalıların taksitlerinin tahsilatında sıkıntı yaşanması üzerine sigorta sözleşmelerinin iptal edildiğini, müvekkilinin yapmış olduğu poliçelerden dolayı komisyon alacağının mevcut olduğunu, bu alacakların davacı şirket tarafından hesaba katılmadığını, davacı tarafından müvekkilinin acentelik sözleşmesinin 02/05/2011 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiğini, bu tarihten sonraki vadeli poliçe primlerinin tahsilatının müvekkili tarafından yapılmasının engellendiğini bildirerek, açılan davanın reddine, %20"den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma kararına uyularak, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, alacağın konusunu oluşturan poliçelerin ve ilgili kayıtların incelenmesinde, dava konusu icra takibine yapılan 1.975,00 TL ödemenin mahsup edilmesi sonucunda, davalının bakiye borcunun 925,00 TL olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, kısmi itirazın kısmen iptaline, takibin 925,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak çekişmeli olduğundan ve ancak yargılama sonucunda belirlendiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshi sonrasında ve bu sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporu uyarınca yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Ancak davacı vekili, davalı acentenin fesih tarihi itibarı ile müvekkiline ödemesi gereken 3.051,17-TL vergi alacağı bulunduğunu bildirerek rapora itiraz etmiştir. Mahkemece, davacının itirazı doğrultusunda ek rapor alınmadığı gibi, kararda da bu hususta bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda davacının davalıdan vergi alacağı bulunup bulunmadığı hususunda, bilirkişiden ek rapor alınmaksızın veya kararda değerlendirilme yapılmaksızın eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.