17. Hukuk Dairesi 2015/15813 E. , 2018/3307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun dava konusu taşınmazı 10.07.2013 tarihinde davalı ..."ye devrettiğini belirterek, tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalı ... vekili, müvekkilinin taşınmazını mal kaçırma amacı ile değil ekonomik durumu bozulduğu için sattığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı ..., iyiniyetli olduğunu, taşınmazın bedelini ödeyerek satın aldığını belirtmiştir.
Mahkemece, takibe konu senedin tanzim tarihinden sonraki bir tarihte davalılar arasındaki satışın gerçekleştiği, taşınmazı satın alan ..."nın diğer davalı borçlu ..."ın kayınbiraderi olduğu, taşınmazı tapudan satan borçlu davalının evde oturmaya devam ettiği, ..."nın bu evi tapudan devralırken borçlunun borcunu bildiğinin davalı ..."nin eşi tanık ..."nın da ifadesinden anlaşıldığı, taşınmazın gerçek değerinin 110.000,00 TL olmasına rağmen tapuda 40.000,00 TL bedele el değiştirdiği hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davalılar arasındaki satış işleminin İİK 277. ve devamı maddeleri uyarınca iptal gerektiğinden bahisle davanın kabulüne, ancak icra dosyasındaki takip işlemiş faizi ile birlikte 201.627,40 TL ise de, davacının harcı yatırarak gösterdiği dava değerinin 40.000,00 TL olduğundan, dava konusu yapılan bu miktar yönünden tasarruf işleminin iptaline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu nedenle davanın kabulü halinde davacı alacaklıya takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak, o mal üzerinde haciz ve satış istemi yetkisinin verilmesi gerekir.Bu tür davalarda dava değerini, takip konusu alacak ile iptali istenilen tasarruf konusu malın değerinden hangisi az ise o değer oluşturur.Dava değeri ise yargılama sonunda hükmedilecek harç, vekalet ücreti gibi yargılama giderlerinin hesabında matrah olarak esas alınır. Kısaca tasarrufun iptali davasının kabulü halinde harç ve vekalet bu dava değerine göre belirlenirken, iptal takip konusu alacak ve ferilerine göre belirlenir.Öte yandan HMK"nun 120.maddesine göre davanın başında yatırılması gereken ve harcın da dahil olduğu avansın eksik olduğunun anlaşılaması halinde, mahkece davacıya eksikliği tamamlanması için iki haftalık süre verilir, harç eksikliğinin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Somut olayda, takip talebindeki alacak miktarı, dava konusu taşınmazın gerçek değeri olan 110.000,00 den daha fazla olduğundan, bu miktar üzerinden, harcın tamamlattırılması için davacıya süre verilmesi, yatırılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, harç eksikliği kamu düzenine ilişkin olduğundan, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın bozma nedenidir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27.03.2018 günü oybirliğiyle karar verildi.