4. Hukuk Dairesi 2015/8700 E. , 2016/11238 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/03/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 15/01/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dilekçesinde, davalının 2006 yılında Alanya Avsallar bölgesinde denize girmek için aracını bıraktığını ve denize girdiğini, bu esnada bir kısım eşyalarının ve parasının çalındığını, iddia ederek şikayette bulunduğunu, hakkında yapılan ceza soruşturması sonucu Alanya Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/3665 sayılı dosyasında takipsizlik kararı verildiğini haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarının zedelendiğini belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı; hırsızlık eylemini yapan kişiyi ..."den duyduğunu ve şikayet hakkını kullanarak davacı hakkında şikayette bulunduğunu iddia ederek, istemin reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının söz konusu suç duyurusunu hak arama özgürlüğü kapsamında yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa"nın 36. maddesinde; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını ve cezalandırılmasını isteme hak ve yetkiyerine sahiptir.
Anayasa"nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın "Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği" başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka. 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır, Türk Medeni Kanunu"nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış. BK"nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava dosyasının incelenmesinde; davalının, denize girmek için aracını bıraktığı ve denize gidiği esnada bir kısım eşyalarının ve parasının çalındığı, hırsızlık eylemini yapan kişinin davacı olduğunu da dava dışı Emin Tuncer ve Abdulkadir Tuncer "den duyduğu iddiasıyla şikayetçi olduğu, soruşturma safhasında dava dışı ...."in tanık olarak ifadesinin alındığı, ifadelerinde, davacının hırsız olduğu yönünde bir beyanda bulunmadıklarını söyledikleri ve sonuç olarak yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, hırsızlık gibi ağır bir isnadın ileri sürülmesi ve sonuçta davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi karşısında salt hak arama özgürlüğü gerekçesiyle davanın reddedilmiş olması doğru değildir. Davaya konu eylemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılarak, davacı yararına somut olaya uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.