19. Hukuk Dairesi 2014/7445 E. , 2015/4254 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında 08.03.2006 tarihli bayilik sözleşmesi ve ariyet sözleşmesi imzalandığını, ayrıca davalı tarafından 21.10.2005 tarihinde 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, sözleşme çerçevesinde davalı şirkete işletme destek ödemesi ile sabit yatırım harcaması yapıldığını, taraflar arasındaki sözleşmelerin ve intifa hakkının Rekabet Kurulu"nun kararı doğrultusunda karşılıklı anlaşma ile 18.09.2010 tarihinde sona erdirildiğini, sözleşmenin sona ermesi sonucu kullanılamayan süreye isabet eden 320.188,35 TL işletme yatırım destek bedelinin 579.691,02 TL bakiye duran varlık-inşaat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte iadesini, dava dilekçesi ekinde belirtilen ve davalıya ariyet olarak verilen malzemelerin hasarsız ve kullanılabilir şekilde iadesine, aksi halde bedellerinin teslim tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılan davada 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, davacının 2007,2008 ve 2010 yıllarına ait yatırım destek bedellerini ödemediğini, müvekkilinin taşınmazı üzerinde tesis edilen ipotek hala kaldırılmadığından müvekkilinin yüksek faizli krediler kullandığını, davacının aylar sonra 13.12.2010 tarihinde intifa hakkını kaldırdığını, bayilik sözleşmesinin devam ettiğini, davacının maddi değer taşıyan ariyet mallarını söküp götürdüğünü ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen son bilirkişi heyet raporuna göre; sebepsiz zenginleşen davalıdan sözleşmenin sona ermesi ile birlikte bu ödemelerin geri istenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 460.349,54 TL.sabit yatırım tutarı ile yatırım destek bedelinden doğan alacağı olan 279.586,08 TL ve iade edilmeyen ariyet bedelleri 5.929,26 TL olmak üzere toplam 745.864,88 TL alacağın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, ana alacak toplamı 686.125,01 TL ye dava tarihinden itibaren değişen oranlardaki avans faizinin uygulanmasına, fazla talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden; Davacının talep ettiği duran varlık-inşaat bedeli bakımından Mahkemece mahallinde keşif yapılıp yapıldığı iddia olunan duran varlıkların halen davalının kullanımında olup olmadığı ve böylece bu bedellerin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalıdan talep edilip edilemeyeceği hususunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususlarla ilgili olarak dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi düzenlenen rapora göre hüküm kurulması isabetsizdir.
Diğer taraftan, davalıya davadan önce çekilen 08.09.2010 tarihli noter ihtarnamesi 22.09.2010 tarihinde tebliğ edilmiş olup ihtarnamede 15 günlük süre tanınmış olup, tebliğ tarihinden itibaren bu süre geçtikten sonra bulunacak sürenin temerrüt tarihi olduğu, o tarihten itibaren işlemiş faize hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davacının dava dilekçesinde nitelik ve oran belirtilmeden sadece faiz talebinde bulunduğu, bu durumda yasal faiz talep etmiş olduğu düşünülmeden HMK"nın 26.maddesine aykırı bir şekilde değişen oranlarda avans faizine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.