3. Hukuk Dairesi 2013/19201 E. , 2014/3947 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2013/257-2013/284
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; davacı ile davalı arasında 23.06.2010 tarihli gayrimenkul (mesken) alım satım sözleşmesi yapıldığını, davacının sözleşme nedeniyle banka kredisi çektiğini ancak davalının taşınmazın devrini gerçekleştirmediğini ileri sürerek, 15.000 TL cezai şart, 2.000 TL cayma akçesi ve kullanılan banka kredisi nedeniyle yapılan masraflar ve uğranılan zararlar nedeniyle 8.743 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında ise cezai şart alacağından ve cayma akçesi talebinin 1.000 TL"lik kısmından vazgeçmiştir.
Davalı cevabında; davacının edimini yerine getirmediğini, bu nedenle cezai şart, tazminat ve cayma akçesi talebinin yerinde olmadığını, tüketici kredisinin ise davaya konu dairenin alınması amacıyla çekildiğinin ispatlanması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; cayma akçesine yönelik 2.000 TL"lik davanın kısmen kabulü ile 1.000 TL cayma akçesinin 23.6.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 1000 TL"lik kısmının feragat nedeniyle reddine, ayrıca 15.000 TL cezai şart alacağının feragat nedeniyle reddine, banka kredisi kullanılması nedeniyle uğranılan zarar yönünden açılan davanın ise kısmen kabulü ile 8.739,72 TL"nin 12.08.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş ise de; duruşma talebinin miktar itibariyle reddine karar verilmiştir.
4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
4077 sayılı Kanunun 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.
Somut uyuşmazlığın incelenmesinde; davacı(alıcı) ile davalı(satıcı) arasında yapılan 23.06.2010 tarihli mesken satışına dair sözleşmede satıcı ünvanı adı altında... İnşaat ibaresinin bulunduğu, ayrıca davacı tarafından noter kanalıyla çekilen 02.09.2010 tarihli ihtarnamede davalıdan kat karşılığı inşaat yapan kişi olarak bahsedildiği, ancak mahkemece davalının sıfatı araştırılıp, tespit edilmeden davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılıp davanın neticelendirildiği anlaşılmakatadır.
Bu durumda mahkemece, davalının yüklenici (mütahhit)sıfatına sahip olduğunun tespit edilmesi halinde, davada görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleri olacağından, davalının yüklenici sıfatına haiz olup olmadığı araştırılmadan davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılıp, eksik incelemeye dayanılarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.