4. Hukuk Dairesi 2015/8635 E. , 2016/11459 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 19/03/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıların kendisine yönelik "yaşlı ve hacı olmasına rağmen içki alemlerinden kalkmadığı, hayat kadınları ile düşüp kalktığı, kötü yaşam tarzını devam ettirdiği" şeklinde ithamlarda bulunarak, .... Sulh Hukuk Mahkemesinde kısıtlanması için dava açtıklarını, ayrıca davalı ..."i tehdit ettiği iddiasıyla hakkında ceza yargılaması yapıldığını ve beraat ettiğini beyanla manevi zararının tazminini istemiştir.
Davalılar, davacının yaşına ve sosyal durumuna uygun olmayan bir hayat sürdürdüğünün doğru olduğunu beyanla tazminat davasının reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
.... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/562 esas, 2013/574 karar sayılı ilamında, davacının kötü yaşam sürdüğü iddiasıyla kısıtlanmasının talep edildiği ve davanın reddedildiği anlaşılmıştır.
.... 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/473 esas, 2014/5 sayılı kararı ile ""sanığın üzerine atılı tehdit suçu yönünden suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeni ile Beraat"" kararı verildiği anlaşılmıştır.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü, Anayasa"nın 36. maddesinde; " Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını ve cezalandırılmasını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa"nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın "Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği" başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu"nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK"nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Şu halde; davacının kısıtlanması için dava açıldığı, "yaşlı ve hacı olmasına rağmen içki alemlerinden kalkmadığı, hayat kadınları ile düşüp kalktığı, kötü yaşam tarzını devam ettirdiği" şeklinde söylendiği iddia edilen sözlerin vasi atanmasını haklı kılacak hadiselere ilişkin olduğu ve ceza yargılamasına konu edilen tehdit iddiasıyla ilgili şikayetin haklı olduğunu gösterir emarelerin varlığıda dikkate alınarak davacının kişilik haklarının ihlal edilmediği benimsenmeli ve istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.