20. Hukuk Dairesi 2016/3167 E. , 2017/8683 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ... köyü 1107 parsel sayılı 298000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın mera özel sicilinde kayıtlı olduğunu, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını ve orman vasfında olduğunu ileri sürerek mera kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın mera kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve ... köyü tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.10.2013 tarih, 2013/8177-9169 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""...Mahkemece, Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Davacı ... Yönetimi, yörede 2009 yılında 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosu sırasında davalı taşınmazın tahdit içine alındığı iddiasıyla dava açtığı halde, belirtilen çalışmaya ilişkin orman kadastro tutanakları ve işe başlama belgesi getirilmemiştir. Dairece, bu eksikliğin tamamlanması için dosya iki kez geri çevrildiği halde, dosyaya sadece aplikasyon belgeleri getirilmiştir. Davalı, taşınmaz 1945 yılında yapılan tahdidinin dışında kalmaktadır. Yörede, 2009 yılında yapılan çalışmada kadastro komisyonunun içeri alma yetkisi yok ise aplikasyonla taşınmazın içeri alınması mümkün değildir. Ne var ki; bu husus, mahkemece aydınlatılamamıştır. Davanın dayanağı 2009 yılındaki çalışma olduğu halde, belirtilen belgeler getirilmeden eksik inceleme ile sonuca gidilmiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz. Bu nedenle, Mahkemece; öncelikle, 2009 yılında yapılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin getirtilmesi, bu çalışmada kadastro komisyonunun herhangi bir nedenle dışarıda kalmış ormanların kadastrosunu yapma yetkisi yok ise, başka bir işleme gerek kalmadan davanın reddedilmesi, bahsedilen yetki var ise o takdirde önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu refakate alınıp yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır…Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas
alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır..."" denilmiştir.
Mahkemece bozma kararı sonrası, davanın kabulüne dava konusu taşınmazın mera özel sicil kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1945 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. 2009 yılında aplikasyon ve 2/B uygulaması ile daha önce kadastrosu yapılmamış ormanların kadastrosu yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur, ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tesbit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince Orman Yönetiminin açtığı davalar nedeniyle davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu sebeple, hükmün yargılama giderlerine ilişkin 2, 3, 4 ve 5 nolu bendlerinin kaldırılarak, yerine “6099 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı ... Yönetimi üzerinde bırakılmasına ve davacı ... Yönetimi lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/10/2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.