3. Hukuk Dairesi 2013/19835 E. , 2014/4101 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÖDEMİŞ 2.ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/09/2013
NUMARASI : 2013/176-2013/421
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada; ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı olarak davacı için aylık 600,00 TL, davacı yanında kaldığı iddia olunan müşterek çocuklar B.. ve E.. için ayrı ayrı aylık 600,00 TL olmak üzere toplam aylık 1.800,00 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının sadakatsizliği nedeniyle taraflar arasında beş altı aydır sorun yaşandığını, müvekkilinin evlilik birliğinin devamından yana olduğunu ancak davacının birlikte yaşamayı reddettiğini, bu nedenle de davacının kendisi için tedbir nafakası talep etmeye hakkının olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davalı tanıklarının beyanlarından davacı kadının başka birisiyle mesajlaştığının anlaşıldığı gerekçesiyle davacının tedbir nafakası talebinin reddine, davacı yanında yaşayan müşterek çocuklar B.. ve E. için ayrı ayrı aylık 250,00 TL olmak üzere toplam 500,00 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Dava, ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı olarak açılmış olan tedbir nafakası istemine ilişkindir.
4721 sayılı TMK.nun 195.maddesi uyarınca; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı Kanunun 197.maddesi gereğince; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıyı, konut ve ev eşyalarından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Bu bağlamda davacı eş için nafakaya hükmedilmesi için davacının ayrı yaşamada haklı olduğunu kanıtlaması gerekir.
Somut olayda mahkemece, davalı tanıklarının beyanlarına göre hüküm tesis edilmiştir. Beyanı hükme esas alınan davalının kardeşi M.. K..; davacının başka biriyle görüştüğünü, mesajlaştığını duyduğunu, abisinin kendisine görüşme tutanaklarını gösterdiğini beyan etmiş, tanık H.. P.. ise, davalının dükkanında çalıştığını, davalıya davacıyla neden ayrıldıklarını sorduğunda başka biriyle mesajlaşmasanı beklemediğini ifade ettiğini beyan etmiştir.
Kural olarak aksine ciddi ve inandırıcı delil bulunmadıkça tanıkların gerçeği söyledikleri kabul edilir. Ancak tanıkların taraflardan aktardıkları olaylar sabit kabul edilemez ve tanıkların duyuma dayılı beyanları hükme esas alınamaz.
Hal böyle olunca mahkemece; davalı kocaya tanığın beyanında belirttiği görüşme tutanaklarını dosyaya ibraz etmesi için imkan tanınması, davacıya ait telefon kayıtları temin edilerek, gerekirse kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davacının başka bir erkekle mesajlaşıp mesajlaşmadığı, sadakat yükümlüğüne aykırı davranıp davranmadığı hususunda detaylı araştırma yapılarak, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu görgüye dayalı beyanları olmayan, sadece davalıdan duyduklarını aktaran tanıkların beyanları doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.